BAYRAMDA NİÇİN AĞLADIM?
Bi’t tab hassas gönüllü olan adama her şey tesir eder; o hassasiyet onu daima ağlatır yahut güldürür. Daha beşikte iken ebeveynim Müslümanlık hissiyatını kalbime telkin etmeye başladı.
Bi't tab hassas gönüllü olan adama her şey tesir eder; o hassasiyet onu daima ağlatır yahut güldürür.
Daha beşikte iken ebeveynim Müslümanlık hissiyatını kalbime telkin etmeye başladı. Sonra mektebe, medreseye gidince, oradaki üstadlarım, okuduğum kitaplar, mütalaa ettiğim kitaplar, yaşadığım muhit.. Hâsılı her şey bu hissiyatı takviye etti, İslam muhabbetini kalbime yerleştirdi.
Bu terbiyenin tesir, bu hissin saikasıyladır ki, ömrümün beşte bir kısmını İslam'a düşman bir memleket ordusunda(Rus Çarlığı) geçirdiğim halde, papazlar Hıristiyan askerleriyle birlikte muzafferiyet duaları yaptıkları bir zamanda, ben ve benim din ve ırktaşlarım "Allahümme mensurü'l İslam" dualarını tekrar eder dururduk.
Tarih, vukuatın tekerrüründen ibaret olduğu gibi, tâlih de mukadderatın tebeddülünden ibarettir. İşte talih beni bugün İstanbul'da bulunduruyor.
Bugün bayram. Müslümanların mukaddes bir günü Dâr'ül hilâfede bulunuyorum. Çocukluğumdan beri beslediğim emel bugün tahakkuk ediyor. Kaç yıldır ben bugünün iştiyakıyla mütehassis idim. Üç yüz milyon müslümanın merkez-i hilafeti olan İstanbul'da bir bayram namazı kılmak, benim için en büyük bir emel, en mütehassiri bulunduğum bir saadet idi.
Çocukluk zamanlarımda babamla beraber bayram namazlarına gidiyorduk. Şimalin karanlık ormanları içinde bulunan köyümüzün camiine girdiğimiz zaman, evimizin duvarında asılı bulunan Ayasofya Cami-i Şerifinin resmi gözümün önüne gelir, onun hayaliyle kendimden geçerdim. Bayram namazı nasıl kılınır diye tahassürümü babama söylerdim. O da;
-Ömrün olursa yavrum, belki bir zaman gelir de, İstanbul'a gider, görürsün" derdi.
Bugün hep o hatıralar canlanıyor, cananına kavuşan bir hasretzede süruruyla sermest bulunuyorum. Hava da ne kadar güzel. Ne latif bir cenub rüzgârı esiyor. Her taraf bayraklarla donatılmış. Nâbi'nin dediği gibi;
Ne kadar âlem-i devretse sipihr
Bulmaz İstanbul'a benzer bir şehr
Arkadaşlarımın birisiyle onun arzu ettiği bir camiye gidiyoruz. Kalbim pek heyecanlı. Hazret-i Halife'nin diyarında bulunuyorum. Merkez-i İslam olan İstanbul Câmilerine gidiyorum. Kim bilir ne yüksek sözler işiteceğim, ne heyecanlı mevizeler dinleyeceğim, ne münevver İslam simaları göreceğim.
Bu hislerle camiye girdim. Bir de ne göreyim, bütün cami askerlerle dolu. Askerden başka kimse yok. Bilâihtiyar sordum;
-Bu ne hal? Bu cami askerlere mi mahsus?
-Hayır efendim!
-Yoksa hep adamlarınız asker mi?
- Hayır efendim!
-Ne garip hal. Asker olmayanlarınız camiye gitmiyor mu?
-…..
Her ne ise tekbirler tekrar edildi. Nihayet yavaş yavaş hatvelerle minbere gelen sarıklı bir efendi, Müslümanların kim bilir kaçıncı defa olarak kılmakta oldukları bayram namazının niyetini ve ne surette kılınacağını tarif etti. Uyumuş olan ahali derhal kalktı.
Namaz kılındı birkaç söz hutbe okundu. Âmin dendi, oldu, bitti.
Sordum;
-Vaazu nasihatler, Müslümanları faaliyet ve saadete dâvetler, müessesât-ı hayriye ve evlâd-ı şühedaya iane toplamalar… Biz gelinceye kadar bunlar hep olmuş, bitmiş mi?
-Hayır efendim.
Câmiden çıktık. Odama avdet ediyorum. Zihnim şu suale cevap vermekle meşgul; acaba hangileri şeriat hâdimi? Her Cuma ve bayram namazında minber üzerinden saatlerce Kur'an'ın esrârını tebliğ ve telkin eden, dini nutuklar irâdıyla millete rehberlik eden, milyonlarca iâneler toplayarak etfâl-i müslimin için mektepler, medreseler te'sis eden Şimal millet-i mahkûmesi imamları mı? Yoksa şimdi metbuum olan şu imam efendi hazretleri mi?
Bu hal beni çok müteessir etti. Odama geldim. Kapıyı kapadım. Ağlamaya başladım. O gün akşama kadar İslam'ın garipliğine, Müslümanların inhitatına ağladım, ağladım, ağladım.
Şimal Müslümanlarından
Ataullah Bahaeddin
Not: Bu yazı Eşref Edip beyin çıkarıp, Merhum Mehmed Akif Ersoy'un başmuharrirliğini yaptığı Sebilürreşad mecmuasının 3 Ekim 1918 tarihli 372. Nüshasında neşredilmiş. Aynı derginin 375. Nüshasında da Mehmed Akif bey, yazının son cümlelerini serlevha yaptığı meşhur Umar mıydın şiirini neşretmiştir.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im
HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi
YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok
BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla
"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr
MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları
MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR

Hak mezheblerde akıl ve mantığın tasdik etmediği hiçbir mes’ele yoktur. Çünkü onların n
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
- “OKUMADAN OLMAZ”
- İBRETLİ BİR HATIRA
- NAZIM HİKMET “MUHTEŞEM ÜSTÜ MUHTEŞEM BİR ŞAİRDİ!”
- NÂZIM HİKMET PUTU
- NAZIM HİKMET’E SAYGI
- BEDİÜZZAMAN FOBİSİ
- BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR

Artık Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Teğabün, 8
GÜNÜN HADİSİ
Allah ister ki,biriniz bir iş yaptığı zaman onu en güzel ve en sağlam bir şekilde yapsın.
Buhari
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doğum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât t...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuş yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yak...
TARİHTE BU HAFTA
*Uyvar Kalesi Fethedildi.(24 Eylül 1663)
*Niğbolu Savaşaı Kazanıldı.(25 Eylül 1396)
*Birinci Viyana Kuşatması(27 Eylül 1529)
*Preveze Deniz Zaferi(28 Eylül 1538)
*Demokrat Parti Kapatıldı(29 Eylül 1960)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...