Cevaplar.Org

HİZMETTE ÜÇ DURUŞ VARDIR

Birincisi “Lokomotif” duruştur. Bu duruşta hizmet eden kişi lokomotif gibi en önde durur ve bütün gücü zatında toplar. Dersi hep o yapar. Sorular ona sorulur, cevapları hep o verir. İstenen ondan istenir, o düşünür ve kararları verir. Herkes onun güzel sohbetini dinlemeye gelir. O var oldukça herkes dinleyicidir. Sıkılan bir daha gelmez. Yeni gelenler ise bir müddet dinler sonra gelmez olur. Yani o hizmette oldukça başkası olmaz. Buna çoban hizmeti de demek mümkündür


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2015-07-01 10:24:28

Birincisi "Lokomotif" duruştur.

Bu duruşta hizmet eden kişi lokomotif gibi en önde durur ve bütün gücü zatında toplar. Dersi hep o yapar. Sorular ona sorulur, cevapları hep o verir. İstenen ondan istenir, o düşünür ve kararları verir. Herkes onun güzel sohbetini dinlemeye gelir. O var oldukça herkes dinleyicidir. Sıkılan bir daha gelmez. Yeni gelenler ise bir müddet dinler sonra gelmez olur. Yani o hizmette oldukça başkası olmaz. Buna çoban hizmeti de demek mümkündür. Adeta bir çoban gibi hem önündekileri hem arkasındakileri idare eder ve onları yönlendirir. O, çoban oldukça başkası hiçbir zaman çoban olmaz.

Bir gün küçük bir ilçede üç beş yıl görev yapan ve Risale-i Nur'ları da çok iyi bilen ve çok iyi ders yapan bir arkadaş oradan ayrılıp bir başka yere tayin edildi. Faal ve aktif olduğunu bildiğimiz için bu arkadaşı bir vesile ile ayrıldığı yere vardığımız bir zamanda söz konusu yapıp dedik ki: "kardeş burası için çok iyiydi, gitmesi buradaki hizmet için bir kayıp oldu…" Orada bulunan bir ağabey yüzünün mimikleriyle bizi itiraz ederek dedi ki:

- İyi ki gitti. O hizmette varken başkası yoktu, o gitti şimdi herkes hizmet ediyor. O kardeş kendisi çok gayretliydi ama her şeyi elinde tutuyor, hizmette herkesin önünü kesiyordu. Şimdi hizmette herkes ders yapıyor, herkes görüşünü söylüyor ve herkes hizmete koşturuyor.

Hizmette ikinci duruş "Anne Leylek" duruşudur.

Nasıl ki bir anne leylek, yavrularını bir zamana kadar yedirir, içirir, büyütür ve onları uçacak hale getirir. Onlar uçacak konuma gelince, anne leylek uçar yuvanın karşısında bir ağaca konar kanatlarını çırparak yavrusunu uçmak için istekli hale getirir ve ona uçma dersi verir. Bu çalışma, yavru leylek uçana kadar devam eder. Sonunda yavru, annesi gibi büyük kanatlarla uçan, uzun gagalı, ince bacaklı göklerin süzülen beyaz bir meleği gibi kocaman bir kuş olur.

İşte gerçek ehl-i hizmet kardeşler bu leylek gibidir. Birlikte oldukları kardeşlere hizmeti sevdirir ve hizmette onu isteklendirir. Kendisi ders yaptığı gibi onun da ders yapmasını sağlar. Bir müddet alışma ve tanıma zamanı olsa da daha sonra onlar kendisinden daha iyi ders yapar ve daha iyi hizmet eder. O da bununla iftihar eder. Bütün sorular kendisine sorulsa bile o çevresine bakar ve o konudaki daha ehil kardeşleri devreye sokarak hem onlara değer verir hem onlara kişilik kazandırır hem de sorunun cevabını daha ehil insanlara verdirerek cemaate kuvvet verir. Hizmette herkesin fikrini sorarak doğru olanı hep birlikte bulmayı ve uygulamayı öğretir. Kendisi de bu süreçte sadece onların bir ders arkadaşı olur. Ne diyor Üstat Bediüzzaman: "Benim de bir reyim var…", "Ben de sizin bir ders arkadaşınızım…" (Emirdağ Lahikası: 367)

Çok önemli olan bu ikinci duruşa bir benzetme daha yapalım. Şırıl şırıl bir çağlayandan akan berrak bir dere düşünelim. Suyu hızılı akan bu dereden karşıya biz geçebildiğimiz halde çocukların geçemediğini düşünelim. O zaman çocukları karşıya geçirmek için biz paçaları sıvayıp suyun tam ortasına gelip iki ayağımız üzerine kuvvetlice basarak bir köprü gibi çocukları bir yakadan alıp öbür yakaya havalardan uçurarak geçiririz. İşte hakiki ehli hizmet olan kardeşler işte bu berrak suyun en hızlı aktığı noktasında durduğu gibi, hizmetin merkezinde durarak bir köprü vazifesi görüp yeni gelenleri aşklandırıp şevklendirerek onları havalarda uçurup hizmet tarafına kendisi gibi hatta kendisinden daha çok hizmet yapacak konuma getirir. Gerçek ehli hizmet kardeş bir köprüden başka bir şey değildir.

Hizmette üçüncü duruş ise "Geçimli Kardeş" duruşudur. Bu kardeşler hizmette melekler gibidir. Hani, eline vur da ekmeği al, derler ya işte o kadar ihlâslı kardeşlerdir. Hizmet neredeyse onlar oradadır. Dersleri hiç kaçırmazlar. Onlara teberrüken bir ders yaptırmak bile mümkün değildir. Hep kardeşlerini tercih ederler. Hizmette ileride mükâfatta geridedirler. Ne zaman hizmette zor bir görev varsa veya hizmette hemen koşturulması gereken bir vazife varsa en evvel onlar koşar. Eğer bir yerde gerçekten ilk defa mübarek bir ders başlatılırsa dersin ikinci kişisi hep onlar olur. O ders onlarca yüzlerce hatta binlerce sayıya ulaştığı halde o kişiler hiçbir zaman ikinci kişi olduklarını söylemez. Böyle bir kardeş vardı. Bir beldede öğretmen, öğrenci, esnaf dersleri, gençler dersi gibi birçok dersin hep ilklerinden olmuştu. Sessiz, sedasız derslere gelip giderdi. Ne kimse onu över, ne de kimse onu sorardı. Onun gizli gücünün ne olduğunu bilmiyoruz ama rahmeti rahmana kavuşunca cenazesine katılanlara bakıp şaşırdık. Meğer sadece yakın çevresi değil bütün ilçe onu seviyormuş. O yaşadığı topraklarda herkesin gönlüne girmiş de haberimiz yokmuş. Allah rahmet eylesin.

Bu hizmet benlik kaldırmaz.

Bu hizmetin gizli gücü ihlâstır.

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."

Tahrim, 8

GÜNÜN HADİSİ

Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar

Ebu Davud, Melahim 17, (4345)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI