Cevaplar.Org

SİZ BİR YETİMİN BAŞINI HİÇ OKŞADINIZ MI?

Yetim olmak, kimsenin kendi tercihi değil, Allah’ın takdiridir. İki Cihan Serveri hatemu’l-Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) de bir yetimdi. Allah, Onu korudu; bizim de yetimleri korumamızı istiyor: “O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? Öyleyse yetime kötülük ve haksızlık etme.” (93.Duha-6,7,8,9)


Ali Bozkurt

alibozkurt.02@hotmail.com

2015-04-23 05:18:47

Yetim olmak, kimsenin kendi tercihi değil, Allah'ın takdiridir. İki Cihan Serveri hatemu'l-Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) de bir yetimdi. Allah, Onu korudu; bizim de yetimleri korumamızı istiyor:

"O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi? Öyleyse yetime kötülük ve haksızlık etme." (93.Duha-6,7,8,9)

Allah (c.c.), bir yetim olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i son peygamber olarak görevlendirmiştir. Bu durum yetimler için büyük bir teselli ve yetimlerin asla küçümsenemeyecekleri konusunda bizlere de önemli bir derstir.

Allah, bir yetim olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i barındırmış, doğru yola iletmiş, fakirken zengin etmiş ve yetimi küçük görmemesini ona haksızlık edilmemesini emretmiştir. Yetimi küçük görmeme ve ona haksızlık etmeme emri Hz. Muhammed (s.a.v.)'in şahsında bütün ümmete verilmiştir. O halde bütün İslam ümmetine düşen görev; yetimleri güzelce eğitmek, onların mal varlıklarını koruyup yaşları erince kendilerine teslim etmek, onlara hiçbir konuda haksızlık yapmamak, onları küçük görmemek ve onlara şefkatle muamele etmektir.

Allah, Yetimlere İyilik Yapmamızı Emrediyor:

Allah, yetimlere nasıl davranmamız gerektiğini şöyle ferman buyuruyor:

"Dünya ve âhiret hakkında (lehinize olan davranışları düşünün ve ona göre hareket edin). Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek (yüz üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki) onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, işleri bozanla düzelteni bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı. Çünkü Allah güçlüdür, hakîmdir. (2.Bakara-220)

Bu âyet-i kerimenin emri doğrultusunda İslam Ümmeti kendine şu soruları sormalıdır:

-Yetimleri iyi yetiştiriyor muyuz?

-Yetimlerin eğitimi konusunda bütün tedbirler alınmış mı?

-Yetimlere bakanlar, onlara kendi çocukları gibi muamele ediyorlar mı?

-Yetimler akla gelebilecek her türlü istimara karşı korunmuş durumdalar mı?

-Yetimlerin aleyhine bir iş yapılması halinde, Allah'ın işleri bozanla düzelteni bildiğini ve onlara hesabını soracağını düşünüyor muyuz.

-Yetimlerle muamelelerimizde, kendimizi onların yerine koyuyor muyuz? Allah isteseydi bizim de onlar gibi olmamızın önünde bir engel bulunmadığının farkında mıyız?

-Onların yetim olmalarının, bizler için bir imtihan olduğunu bilip ona göre davranıyor muyuz?

Kur'ân'ı okurken yetimlere iyilik yapmanın kimlere iyilik yapma ile birlikte sayıldığına dikkat etmeliyiz. Allah şöyle buyuruyor:

"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez." (4.Nisa-36)

Farkında mıyız? Allah, yetimlere iyilik yapmamızı anne baba ile akrabadan hemen sonra ve yoksullardan yakın komşudan bile daha önce zikrediyor.

Allah, Yetimlerin Malları Konusunda Müslümanları Uyarıyor:

Allah, yetimlerin mallarını kendi mallarımıza katarak yemeyi yasaklıyor:

"Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır." (4.Nisa-2)

Yetimlerin mallarını ve o malların gelirlerini kendi mallarımızdan ayrı utmalıyız. Yetimlerin mallarından, ancak onlar için yaptığımız harcamaların karşılıklarını verebiliriz; bu tür ödemeleri yaparken de hesapları çok titiz bir şekilde tutmalıyız. Yetimin malından bize geçecek çok cüzi bir paranın bile haram olduğunu ve bu haramın malımızı kirleteceğini asla unutmamalıyız.

Allah, yetimlerin malları konusunda ne kadar dikkatli olunması gerektiğini şöyle haber veriyor:

 "Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir." (4. Nisa-10)

Bu net uyarı, birilerinin uyanmasına yetmiyorsa ne denebilir?... Haksız bir menfaat karşılığında, alevlenmiş cehennem ateşini tercih etmek ne kadar büyük bir hamakat…

Allah, yetimin malı konusunda şu uyarıyı da yapıyor:

"Rüşt çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın...." (6.En'am-152)

Bu ayetten şunları anlıyoruz:

Yetim, rüştüne erinceye kadar, onun malını ve malının gelirini kendisi için yapacağımız zorunlu harcamalar hariç, muhafaza etmek gerekir. Yetim rüştüne erince de malını kendisine devretmek icap eder.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Yetimlere Bakanlara Müjdeler veriyor:

Hz. Muhammed (s.a.v.), yetimlere bakanların, cennette kendisi ile komşu olacaklarını şu şekilde haber vermiştir:

 "Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız." Hadisin ravisi Malik İbni Enes, -Peygamber Aleyhisselam'ın yaptığı gibi- işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. (Müslim, Zühd 42.)

Hz. Muhammed (s.a.v.) affedilmeyecek bir suç işlemeyen kişinin yaptığında muhakkak cennete gireceği şeyi şöyle haber vermiştir:

"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teala onu mutlaka cennete koyar". (Tirmizî, Birr 14.)

Hz. Muhammed (s.a.v.), en hayırlı ev ile kötü evi şu özellikleriyle tanıtıyor:

"Müslümanlar içinde en hayırlı ev, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir." (İbn-i Mâce, Edeb, 6)

Kalbimizi yumuşaması için tedbir alalım, şu öğüde bigâne kalmayalım:

"Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!" (İbn-i Hanbel, II, 263, 387)

Bir yetimin başını okşadınız mı hiç?

Eğer bu güne kadar bir yetimin başını okşamadıysanız, şu hadis-i şerifi okuyunca çok hayıflanacaksınız:

"Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır". (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, V, 250.)

O halde yetimlere ilgisiz kalmayalım, onlara sevgi ve şefkatimizle güven verelim, kendilerini kimsesiz hissetmelerine engel olalım. Yetimlere uzak durmayalım, başlarını okşayarak onları sevdiğimizi ve her zaman onlara yardım etmeye hazır olduğumuzu belli edelim.

 

Ali BOZKURT


Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Yeryüzüne iyi-yararlı kullarım vâris olacaktır.

Enbiya, 105

GÜNÜN HADİSİ

Îmân altmış bu kadar şu'bedir. Hayâ da îmânın bir şu'besidir.

BUHARİ,KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, EBU HUREYRE(r.a.)'dan

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI