İBRAHİM TÜTÜNCÜ
İlkokulu bitirdikten sonra babası vefat etti. İki sene sonra 14 yaşlarında İzmir’e geldi. 1955 yılında askere gitti; askerliğinin bir yılını İstanbul’da bir yılını da Kore’de yaptı. Askerden geldikten sonra işinin İzmir Kemeraltı’nda olması sebebiyle beş vakit namazını da Kemeraltı Camii’nde kılıyordu. Risale-i Nurlarla tanışması bu zamana rast geldi. İbrahim Tütüncü Ağabeyi Zeki İmre’yle beraber İzmir Şirinyer’deki evinde ziyaret ettik. Daha evvel el yazısıyla yazılmış, imzalanmış hatıralarını teslim aldık. Fotoğraflarını çektik...
1933 YILINDA Malatya'nın Arapkir ilçesinin Tepte köyünde doğdu.
İlkokulu bitirdikten sonra babası vefat etti. İki sene sonra 14 yaşlarında İzmir'e geldi. 1955 yılında askere gitti; askerliğinin bir yılını İstanbul'da bir yılını da Kore'de yaptı. Askerden geldikten sonra işinin İzmir Kemeraltı'nda olması sebebiyle beş vakit namazını da Kemeraltı Camii'nde kılıyordu. Risale-i Nurlarla tanışması bu zamana rast geldi. İbrahim Tütüncü Ağabeyi Zeki İmre'yle beraber İzmir Şirinyer'deki evinde ziyaret ettik. Daha evvel el yazısıyla yazılmış, imzalanmış hatıralarını teslim aldık. Fotoğraflarını çektik...
"Dersten sonra güreş…"
"Namazlarımı kıldığım İzmir Kemeraltı Camii'ne gelen, şimdi rahmetli olan Tuzcu Cahit (Erdoğan) ve Tireli Kemal Ağabeylerle tanıştım, onlar da beni Mustafa Birlik'le tanıştırdı. O zamanlar dershaneler olmadığı için Risale-i Nur derslerimizi Mustafa Birlik'in evinde ve Tuzcu Cahit'in Selvili Mescit'te kiraladığı evde yapardık. Derslerimize rahmetli Ahmet Feyzi (Kul) Ağabey de gelirdi. Dersten sonra Tuzcu Cahit'le güreşirlerdi, çok hoş vakitler geçirirdik. Selvili Mescit'e ayrıca Atıf Ağabey de (Hasan Atıf Egemen) gelirdi. Bizlere Osmanlıcayı öğretirdi. Osmanlıca yazı yazmayı ondan öğrenmişimdir. Osmanlıca olarak Risale-i Nur'dan Âyetü'l-Kübra'yı yazmıştım.
 "Bir gün Mustafa Birlik'in dükkânındayken bizlere, 'Sizi Ãœstad'ı görmeyi götüreyim' dedi. Isparta'ya telefon edip Ãœstad'ın orada olup olmadığını sordu. EmirdaÄŸ'da olduÄŸunu söylediler. Biz yola çıktık. O günkü ÅŸartlarda önce Bursa'ya, sonra EskiÅŸehir'e, oradan da EmirdaÄŸ'a gittik. Yaklaşık altı-yedi kiÅŸiydik. Hatırladığım kadarıyla bunlar arasında Mustafa Birlik, Otelci Mehmet AÄŸabey, Urfalı Abdurrahman, Antepli Memik (Ãœstad 'Abdülmelik' derdi Giresunlu Ahmet vardı. EmirdaÄŸ'a vardığımızda önce Çalışkanların dükkânına gittik. Ãœstad'ı sorduÄŸumuzda, Ãœstad'ın orada olmadığını, EskiÅŸehir'e buz almaya gittiÄŸini söylediler. Bir süre dükkânda bekledik. Dükkân sahibi Mehmet AÄŸabey bizi kalabalık görünce, Ãœstad'ın bizi kabul etmeyeceÄŸini sandığını söyledi.Â
"Benim elimi öpmek bana tokat atmak gibidir"
 "Daha sonra Üstad Eskişehir'den gelmiş ve Zübeyir Ağabeyle haber yollayıp bizi kabul edeceğini söylemiş. Biz bu haberi duyunca çok sevindik. Doğruca Zübeyir Ağabeyle beraber Üstad'ın kaldığı eve gittik, merdivenlerden çıkarak Üstad'ın odasına vardık. Üstad karyolada yatmaktaydı, bizi görünce işaret etti, yarım ay şeklinde oturmamızı söyledi. Odada Sungur Ağabey de vardı, Üstad'ın başucunda oturmaktaydı. Üstad'ın, rahatsızlığından dolayı sesi çıkmıyordu; bu yüzden Sungur Ağabey bize tercümanlık yapıyordu. Üstad biraz doğrulup, başucunda oturan Sungur Ağabeye bir tokat attı… Sungur Ağabey bizlere dedi ki:
'Üstad'ın anlatmak istediği: Benim elimi öpmek, bana tokat atmak gibidir…' Odada Hüsnü Bayram Ağabey de vardı, bizlere Üstad'ın yüzüne bakmamamızı söyledi.
"Daha sonra Üstad, Konferans kitabını istedi. Kitabın içinde Ankara'ya başbakana, reisicumhura yazılmış mektuplar vardı. Onları Sungur Ağabey okuyordu. Bu sırada Üstad doğrulup, siyasileri kastederek celâlli bir şekilde eliyle işaret ederek, 'Beni dinlemediler!' dedi. Sesi açılmıştı. Ders bir saat kadar sürdü.
"Daha sonra Üstad bizlere nereli olduğumuzu sordu, herkes sırayla nereli olduğunu söyledi. Sıra bana geldiğinde ben de Malatyalı olduğumu söyledim, Üstad da Malatyalı çok ahbabının olduğunu söyledi. Üstad bizlere dua etti. Biz dışarı çıktık. Yazdığım Âyetü'l-Kübra'yı oradaki talebelere verdim. Oradan ayrıldık. Üstad'ın namazlarını kıldığı camide namazlarımızı kıldık. Daha sonra Afyon yoluyla İzmir'e döndük..."
Ömer ÖZCAN
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
Kevser:2
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
İki müslüman birbiriyle karşılaşıp da el sıkışılarsa, ayrılmazdan evvel günahları bağışlanır.
(Riyazü's-Salihin)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...