Cevaplar.Org

HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR

“Hatasız kul olmaz” derler. Hiç kimse bilerek hata yapmaz. Ancak insan yaratılışı itibariyle her an hata yapabilecek bir varlıktır. Onun içindir ki “Beşer, şaşar” sözü atasözü olarak kayda geçmiştir. Hatalar üç çeşittir:


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2015-02-22 05:27:10

"Hatasız kul olmaz" derler. Hiç kimse bilerek hata yapmaz. Ancak insan yaratılışı itibariyle her an hata yapabilecek bir varlıktır. Onun içindir ki "Beşer, şaşar" sözü atasözü olarak kayda geçmiştir. Hatalar üç çeşittir:

Birinci çeşit hatalar, eften püften ortaya çıkan, herkesin her zaman yapabileceği, daha çok dikkatsizlikten ve unutkanlıktan kaynaklanan hatalardır. Sen 'hece' dersin, o 'gece' anlar, sen 'saat kaç' dersin, o 'radyoyu aç' anlar. Bazısı çorabının birini giymemiş şekilde iş yerine gider. Bazısı fermuarını açık unutarak dolaşır. Kimisi en yakın arkadaşının adını bile bir an unutur. Kimisi bir şey almak için girdiği odaya, alacağı şeyi unuttuğu için, bir şey almadan çıkar. Bu hatalar güzel bir arabanın boyasının çizilmesi gibi olumsuzluklardır. Fakat böyle dahi olsa insanı üzer.

İkinci çeşit hatalar, çok ciddi hatalardır. Her insanın başından geçmeyen, ancak bazı insanların başından geçebilen hatalardır. Her insanın başından geçse bile bütün ömründe ancak bir veya iki defa geçebilecek hatalardır. Mesela bir insanın ölümü düşünmesi ve intihara kalkışması böyle bir hatadır. Çalıştığı bankayı soyarak kaçan memurun hatası da böyle bir hatadır. Sinirine hâkim olamayıp elinden ciddi bir kaza, bela çıkması da böyle bir hatadır. Bu hatalar güzel bir arabayla kaza yapıp ölümden dönmek gibi olumsuzluklardır. Bir ömür boyu insanı etkiler ve üzer. Fakat bu hatanın tehlikesi ve izleri en çok kişinin kendisini ilgilendirir.

Üçüncü çeşit hatalar, sürekli devam eden hatalardır. Hata yapan kişinin bu hataları doğru zannedip sürekli yapması durumudur. Toplumdaki bir nevi ruh hastası olanlar, hususiyet taşıyanlar, kendine has özel karakteri olanlar veya özel bir tip örneği taşıyanlar bu hataları işleyen kişilerdir. Bu türlü kişiler sadece hataları sürekli işlemekle kalmaz, aynı zamanda yakınlarının ve dostlarının da bu hataları işlemesini isterler. Kendi yanlışlarının çevresi tarafından doğru olarak algılanmasını isterler. Bunu kabul etmeyenleri dostluklarından atarlar ve onlarla ilişkilerini tamamen keserler. Hiç kimsenin kendi yanlışlarını göstermesine izin vermezler ve böyle bir şeye razı olamazlar. Kendi yanlışlarına doğru diyip yağcılık yapan dostlarına, kayıtsız şartsız güvenirler.

Eğer bu kişiler idareci iseler hep yağcı ve çıkarcı kişilerle çalışırlar. O türlü kişilerden zevk alırlar. Önce diktatör olurlarsa da sonra da yalnız kalırlar. Bu hatalar, hep tek şeritli yola alışmış insanın karşıdan gelen taşıtlara: "Yanlış istikamette seyrediyorlar" demesi gibi bir şeydir. Gece vakti karşıdan gelen iki ışıklı taksiyi, yaklaşan iki motosiklet sanan ve arasından geçmek isteyen bir motosiklet binicisinin durumu gibi bir şeydir. Veya: "Ben arabanın solunda oturduğum halde niçin yolun sağından gidecekmişim?"diyerek hep yolun solundan giden şoför gibi bir şeydir. Veyahut da otobandaki seyir hızını, otopark yerlerini kendi âleminde kendi doğrularına göre ayarlayan sürücü gibidir.

Bu türlü sürücülerin hataları bütün toplumu ilgilendirir. Onların yanlışları bir defa değil bütün zamanlarda toplumun tümü için büyük bir tehlikedir. Bunlarla uğraşmak zordur. Bunlar toplumun başının belasıdırlar. Bunların hemen bir psikolojik tedaviye ihtiyaçları vardır. Belki de bir ömür boyu ihtiyaçları vardır.

Boşuna dememişler: "Hata rahmanidir, (Yani hatada bir doğruluk, yerine göre bir ders alma ve ondan faydalanma olabilir.) fakat hatada ısrar şeytanidir." Bu sözün terazisine göre her halde ilk iki hata rahmani, üçüncüsü ise şeytanidir.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BAŞKA GÖRÜNDÜ

BAŞKA GÖRÜNDÜ

Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr

DİZ ÜSTÜ OTURMAK

DİZ ÜSTÜ OTURMAK

Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü

EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı

SİGARALI GENÇ VE BEN

SİGARALI GENÇ VE BEN

Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan

EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı

YOLA ÇIKMAK

YOLA ÇIKMAK

Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu

KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke

ARABAYI UNUTTUM

ARABAYI UNUTTUM

Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki

İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl

GÖKÇEADA DEPREMİ

GÖKÇEADA DEPREMİ

Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.

Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.

Bakara, 147

GÜNÜN HADİSİ

"Nerede olursan ol, Allah'tan kork! Kötülüğün ardından onu silecek bir iyilik yap! İnsanlara iyi ahlakla davran!"

Tirmizi

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI