Cevaplar.Org

MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 6. BÖLÜM

BATININ SEÇTİĞİ DİN (!) İSLÂM Dünya üzerinde Hinduizm, Budizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinler olmasına karşılık, Batı materyalizmi neden yok etmek ve parçalamak için İslâm'ı seçmiştir? Meryem Cemile bu soruya cevap bâbında şunları söyler:


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2013-09-16 05:11:30

BATININ SEÇTİĞİ DİN (!) İSLÂM

Dünya üzerinde Hinduizm, Budizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinler olmasına karşılık, Batı materyalizmi neden yok etmek ve parçalamak için İslâm'ı seçmiştir? Meryem Cemile bu soruya cevap bâbında şunları söyler:

"Çağdaş insan; neyin iyi, neyin kötü; neyin yanlış, neyin doğru; neyin çirkin, neyin güzel olduğunu tefrik edebilmek için, başvuracağı bir MUTLAK OTORİTE'nin şiddetle ihtiyacındadır. Bu totaliter ve diktatoral bir yönetim şeklinde anlaşılmamalıdır.

Bu, çok ulvî duyguları içeren MUTLAK'lık taşıyan kanundur.

Allah'ın (c.c.) kanunu tarafsız ve âdildir. Yönetici-yönetilen, zengin-fakir, yaşlı-genç, şehirli-köylü Allah'ın (c.c.) huzurunda eşittir. Aralarında hiçbir fark yoktur.

Bu, Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'deki emri ve beyanıdır.

Allah (c.c.) âhirette yöneteni de, yönetileni de hesaba çekecektir.

Yönetici, dünyevî açıdan, hak ve adaletin tecellisi, kanunların yürütülmesi için, iktidarı elinde bulunduran kimsedir.

Cenâb- Hak (c.c.) bu hususta sorgusuz sualsiz itaati emreder. İşte İslâm'daki bu otorite anlayışı çağdaş dünyada parçalanmıştır. Oğul anaya, işçi patrona, öğrenci öğretmene, halk hükümete, küçük büyüğe isyan ve muhalefet halindedir.

Bunca anarşik vakıa arasında, Batı medeniyetinin varlığını devam ettirmesi sanırım hiç de mümkün değil...

İlâhî Mutlak otorite, gücünü doğrudan doğruya Allah'tan (c.c.) alır.

Bu, itaati, sevgiyi, saygıyı, acımayı, hürmeti içeren bir otoritedir.

Allah (c.c.) toplum ve fert için yüklediği emirleri tatbik edişine göre ceza ve mükafat verir.

İlâhî kombinasyon içinde bu, Allah korkusu ile atbaşı bir arada yürür.

İlave olarak, İslâm'ın çağdaş insana çağrısı, aynı zamanda sağlam bir sulha dâvettir.

Böyle olunca suç, şiddet, anarşi ve haksızlık da, toplumun bünyesinde ızdırap veren habis bir kanser uru olmaktan uzak kalacaktır."

Cemile, materyalist görüşün hırs, menfaat ve mide gibi putlarla donanmış bir mâbed olduğunu belirttikten sonra ise sözlerini şu şekilde noktalar:

"Materyalist görüş, çok putlu ve şaşırtıcı tanrılara sahip eski Roma ve Yunan kültürünün rönesans hareketi sonucu canlanmış ve ortaya çıkmıştır. Bugün Batı çarkının mihrakını bu görüş teşkil eder. (Eski Yunan tanrıları içinde ırz düşmanı, hırsız, katil, sarhoş, gibi kötü vasıflarla mümeyyez olmuş tanrılar vardır.)

Her türlü ahlâkî, ulvî, ilâhî değerlerden sıyrılarak materyalist görüşü hazmetmiş Batı artık kollektif çapta bir intiharın eşiğindedir. Bu intihar ve çöküş yalnız Avrupa'da değil, onu taklide yeltenen ülkelerde de belirgin hâle gelmiştir. Batı Medeniyeti girdiği her İslâm ülkesinde medeniyet ve kültür unsurlarını, zaten yok edip parçalamıştır.

İslâm'ın çağdaş insana çağrısı tüm dünyaya İslâm'ı yayacaktır. İnşâ-Allah...

Müslümanlara düşen; İslâm'ı tebliğ görevidir."

İSLÂM'I FARKLI GÖSTERME ÇABASI

Meryem Cemile, insanları İslâm'dan nefret ettirmek maksadı ile Amerika ve Avrupa'da yapılan propagandalardan da bahseder. Haçlıların icâdı olan bu sapkınlığın adı "Muhammedîlik"tir. Amaç ise çok basit… Hz. Peygamber'in (aleyhissalatu vesselam) kendisine tapılmasını istediğinin zannedilmesidir. Böylelikle insanlar İslâmiyetten soğuyacak ve hatta nefret edeceklerdir… Cemile, "Muhammedîlik diye bir şey yoktur. Biz Muhammedî değiliz, Müslümanız. Bu isim bir yanıltmadır." demektedir. Cemile ayrıca, İslâm'ın, zaman başladığından beri varolduğundan, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa (aleyhimüsselam ecmain) ilh… dâhil bütün peygamberlerin gerçek birer Müslüman olduklarından bahseder ve noktayı şu etkileyici cümleyle sonlandırır: "İslâm Allah'ın iradesine teslimiyet demektir ve bu yolu seçen herkes Müslümandır. Onun için itikadımızın Rasûlullah'ın (s.a.s.) adını taşıması imkânsızdır."

IRKÇILIĞIN, KARDEŞLİK VE DİYALOĞA ETKİLERİ

Öteden beri millîlikten ziyade evrensel bir kafaya sahip olan Cemile, içinde yaşadığı sınırların ötesindeki insanlarla da ilgilenir ve en önemlisi toplumların birbirlerini ve birbirlerinin kültürlerini tanımalarını yararlı bulur.

Cemile, İslâm'ın evrensel mesajı karşısında ırkçı milliyetçiliğin kardeşlik duygusunu körelttiğini düşünmektedir. Irkçı milliyetçiliği benimseyip savunan mü'minler için neler yapılabileceğini bir mektubunda Mevdudî'ye sorar. Zîra, 1959'dan beri muhtelif İslâmî dergi ve gazetelerde yayınlattığı makalelerini yeterli bulmaz. Okuma ve yazma dışında daha başka çalışmalar yapma iştiyakındadır...

BATININ PUTLAÅžTIRDIKLARI

Meryem Cemile, az gelişmiş diye tâbir edilen ülkelerde radyo, televizyon ve basın organlarının en çok gündeme getirdikleri konuların "hayat standardını yükseltmek" ve "ekonomik kalkınma" olduğunu belirtir ve bu az gelişmiş ülkeler için "ekonomi"nin bir put haline geldiğini, geri kalmış ülkelerin kalkınması denince hemen akla şehirleşme, sanayileşme, tarımın mekanize edilmesi ve turizm geldiğini belirtir ve "ekonomik kalkınma" sloganının altında yatan asıl anlamın ise Asya ve Afrika kültürlerinin Batı kültürü tarafından yok edilmesi ve Batı kültürünün onların yerini alması olduğu tespitini yapar ve şunları söyler:

"Cehaletin yok edilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması her zaman vurgulanan şeyler olmakla beraber, yapılmak istenen de modern lâik batı medeniyeti ve teknolojisinin putlaştırılmasıdır. Sosyal adaleti temin edebilecek İslâmî müesseseler olan 'zekât', 'içkinin yasaklığı', 'vakıflar' ve 'miras hukuku' gibi hususlar da tamamen gözardı edilmektedir. Kısacası bu ülkelerde "kalkınma" denince her türlü insanî faziletin geliştirilmesi ihmal edilirken, sadece "fert başına hasılat" önem kazanmakta olup millî gelir içindeki turizm geliri oranının yüksekliği, kendi başına bir iftihar vesilesi olmaktadır. İslâmî yönde bir sosyal adaleti te'sis etmeye yönelik olarak çağımızda teşebbüs edilen en ciddi hareket olarak bir tek Şeyh Hasan el-Benna'nın önderliğindeki İhvan-ı Müslimîn hareketinin çalışmalarını görüyorum."

MEVDUDÃŽ'DEN DECCAL YORUMU

Meryem Cemile, Mevdudî'ye yazdığı 29 Mayıs 1961 tarihli bir mektupta; Lahor Ahmediyye Hareketinin öncüsü Muhammed Ali'den bahseder. Bu zât bir kitabında Mirza Gulâm Ahmed el-Kadıyani'nin "İmam Mehdi" olduğunu anlatmaktadır. Cemile bunu Mevdudî ile paylaşır. Mevdudî ise 20 Haziran 1961 tarihli cevabî mektubunda bu konu hakkında şunları söylemektedir:

"Arapçada Deccal lügatî olarak hilekâr ve dolandırıcı anlamına gelir. Bu noktadan hareketle her yalancı ve hilekâr şahıs, grup veya millet Deccal'dir. Bununla beraber Yüce Rasûl'ün (s.a.s.) haberlerine göre el-Deccal tek bir şahıs olacaktır. el-Deccal'in idaresi süresince Müslümanlar korkunç zulümlere maruz kalacaklardır. el-Deccal hakkında söylenmiş Hadîs-i Şerifleri gözönüne aldığım zaman, onun henüz gelmediği fakat geleceği ortamın ve zamanın birçok belirtisinin mevcut olduğu sonucuna varıyorum. Yine sahih haberlerden çıkardığım mâna neticesinde, el-Deccal'in İsrail topraklarından çıkacağını görüyorum."

...devam edecek...

Nurgül Dere

https://twitter.com/CevaplarOrg

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Mert Yılmaz, 2013-09-20 15:57:42

İyi günler, sitenizi birkaç yıldır takip ediyordum. Fakat sosyal medyada olmamanız bir eksiklikti. Şimdi gerek twitter gerek facebook olsun sosyal medya hesabı oluşturmanıza sevindim. Sayfanıza katkıda bulunmak isterim. Sayfanızın tanıtımını kendime ait sayfalarda yapacağım. Yardımcı olabileceğim şeyler olursada herzaman buradayım. Bugünden itibaren en büyük şefkat tepe sayfasında tanıtıma başlıyorum. www.facebook.com/sefkattepedizisi

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.

Zümre, 41

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın.

Müslim, 2318

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI