Cevaplar.Org

İSLAM HUKUKUNDA ZARURİYAT-2

II. ZARÛRÎYYÂT DÜZEYİNDEKİ DEĞERLERİN EVRENSEL NİTELİĞİ Usûlcüler, beş zarûrî temel ilkenin sadece İslâm dini tarafından değil, diğer din ve toplumlarda da var olduğunu, bu yüzden, bu unsurların İslâm’ın hedefleri ve idealleri olmaktan da öte “evrensel” bir nitelik taşıdığını söylemişlerdir. Araştırmalarımızın sonucuna göre, bu


Ali Pekcan

alipekcan65@hotmail.com

2013-03-02 02:52:19

II. ZARÛRÎYYÂT DÜZEYİNDEKİ DEĞERLERİN EVRENSEL NİTELİĞİ

Usûlcüler, beş zarûrî temel ilkenin sadece İslâm dini tarafından değil, diğer din ve toplumlarda da var olduğunu, bu yüzden, bu unsurların İslâm'ın hedefleri ve idealleri olmaktan da öte "evrensel" bir nitelik taşıdığını söylemişlerdir. Araştırmalarımızın sonucuna göre, bu ilkelerin diğer milletlerce de kabul edildiğini ilk ileri süren Gazzâlî (v.505/1111) dir. O şöyle der:

 "...Bu beş temelin ortadan kaldırılmasının yasaklanması ve bu yönde önleyici cezâlar konulması her dinde, her şeriatte vardır. İnsanların iyiliğini amaçlayan din ve şeriatlerde bunların yokluğu düşünülemez..."(1) ve devamında şunları söyler:

"...Bunun içindir ki, küfrün, adam öldürmenin, zinanın, hırsızlığın, sarhoş edici maddeleri kullanmanın haramlığı konusunda şeriatler değişme göstermemiştir..."(2)

A. Semâvî Dinlerde Beş Zarûrî İlkenin Yeri

Beş temel unsurun "Mûsa" (a.s.)'ın 'on emir'inde de yer aldığını görmekteyiz. Hz. Mûsa'ya yönelik on emir şunlardır.

"…Ve Allah bütün bu sözleri söyleyip, dedi:

1. Seni Mısır diyarından, esirlik evinden çıkaran Allah'ın "Yehova" benim!

2. Karşında başka ilâhların olmayacaktır!

3. Kendin için oyma put, yukarıda göklerde olanın, yahut aşağıda yerde olanın yahut yerin altında sularda olanın hiç suretini yapmayacaksın. Onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibâdet etmeyeceksin!

4. Allah'ın Rabb'in ismini boş yere ağzına almayacaksın!

5. Sebt (Cumartesi) gününü takdis etmek için onu hatırında tut!

6. Babana-anana hürmet et! Tâki, Allah'ın rabbin sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun.

7. Katletmeyeceksin!

8. Zinâ etmeyeceksin!

9. Çalmayacaksın!

10. Komşuna karşı yalan yere şahâdet etmeyeceksin!"(3)

İncil'de ise, Hz. İsa (a.s.), Hz. Mûsa (a.s.)'ın on emrinden bazılarını sayar: mesela:

1. Babana-anana hürmet et!

2. Katletmeyeceksin!

3. Zinâ etmeyeceksin!

4. Yalan yere ant içmeyeceksin!

5. Komşunu seveceksin..."(4)

Tevrat ve İncil'deki bu hususları değerlendirdiğimizde, iki dinin kutsal kitaplarının ilk orijinal biçimlerinde 'zarûriyyât' dediğimiz unsurların hepsinin bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu unsurların her birine geniş ifadeler şeklinde rastlamak mümkündür(5). Usûlcülerin 'el-Milel' ve 'el-Ümem' ifadelerinden kastettiklerinin, önceki peygamberlerin şeriatleri ve toplumları olduğu böylece yapılan açıklamalardan da anlaşılmaktadır.

B. Diğer Dinî ve Ahlâkî Öğretilerde

Aslî olarak İlâhi vahye dayalı dinlerin dışındaki 'dinler' ve 'ahlâkî öğreti'lerden bazılarında da bu temel zorunlu beş temel ilkeye temas edildiğini görüyoruz. Şimdi bu 'dinî' ve 'ahlakî öğretiler'den bazılarının temel prensiplerine kısa da olsa değinmek istiyoruz.

Budizm

Budizm'in kurucusu Gotamo Şakyamoni, M.Ö.560'ta doğmuş M.Ö.483'de ölmüştür. Lâkabı 'Buddha' dır. Rivayete göre O, bir gün ormanda gezerken bir 'incir' ağacından kendisine bazı sözler ilhâm edilmiştir. İşte bu sözler onun ahlâki esaslarını oluşturmaktadır. Bu esaslar şunlardır:

1-Canlı hiçbir yaratığı öldürmemek,

2-Başkalarının malına, canına ve karısına göz dikmemek,

3-Yalan söylememek,

4-Sarhoşluk veren içkilerden sakınmak,

5-Küfür ve dedikodu yapmamak,

6-Şehevî arzulardan vazgeçmek.(6)

Jainizm

Hindûizm'e karşı doğmuş dînî bir cereyan olan jainizm, kurucusu kesin bilinmemekle beraber, bazı kaynaklarda "Mahavir" olduğu kaydedilir. Bu kaynaklara göre o, M.Ö.599'da doğmuş, M.Ö. 522'de ölmüştür. Onun ahlakî öğretilerinden bazıları şunlardır:

1-Hayvan öldürmemek,

2-Yalan söylememek,

3-Ne olursa olsun verilmeyen şeyi almamak,

4-Bütün şehevî arzuları terk etmek,

5-Hırsızlık etmemek,

6-Hiçbir canlıyı öldürmemek,

7-Az cinsel ilişkide bulunmak,

8-Dünya nimetlerinden ölmeyecek kadar yemek.(7)

Zerdüştlük

M.Ö. 570'li yıllarda yaşayan Zerdüşt'e göre, Allah tektir ve bir takım ahlâkî esaslara uymak gereklidir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Doğru yaşama ve ahlâkî emirlere bağlılık,

2-Temiz hayvanları özellikle köpeği öldürmemek,

3-Zina etmemek,(8)

C) Doğal Hukuk Düşüncesinde

Hukuk felsefesi tarihinde önemli ve sürekli rolü ile dikkatleri üzerine çeken hukuk düşüncelerinden birisi de kuşkusuz doğal hukuk akımıdır. Tarih olarak ta eski Yunan düşüncesine kadar giden bu akıma göre, 'akıl' ve 'insan doğası' kavramları, doğal hukuk düşüncesinin iki önemli hareket noktasını oluşturur.

Orta çağda da oldukça etkili olan bu düşünsel akım, yeni çağda ise, 'insan haklarına' yaptığı vurgu ile öne çıkmıştır. Örneğin bu akımın ve özellikle liberal düşüncenin ateşli savunucularından John Locke, Frederic Bastiat gibi düşünürler, insanın en temel hakkının hayat, hürriyet, mülkiyet ve adalet olduğunu belirtmişlerdir.(9)

Bu akımın kendilerine temel referans olarak kabul ettikleri bu değerler, İslâm hukuk düşüncesi mensuplarınca da benimsenmiştir. Beş zorunlu değeri üç temel değerde toplamak pekâla mümkündür.(10) Buradan çıkan sonuca göre, doğası bozulmamış sağduyulu bir aklın vardığı sonuçlarla, ilâhî kaynaklı değerler son tahlilde aynı gerçeğe işaret etmektedir. Bu da 'insan merkezli' bir hukuk düşüncesinin varlığıdır.

Bu hususu özellikle vurgulayan Hasan Hanefî'ye göre, İslâm şeriatı, özü itibariyle kamunun menfaatlerini (el-mesâlihu'l-âmme) gerçekleştirmek üzerine kurulmuş pozitif bir şeriat olup, bu hukuk düşüncesinde korunması amaçlanan beş zarûrî değer sadece İslam bağlılarının değil, laik düşünceyi savunanlarca da benimsenen hususlardır. Fakat onlar bu düşünceyi, İslâm şeriatinden değil de Batı medeniyet ve kültüründen bir yaratıcı düşünceyle değil, sadece körü körüne taklit yoluyla almışlardır.(11)

Bir başka düşünce adamı Muhammed Arkoun da sabitlik ve değişkenlik bağlamında Şâtıbî'nin sistematize ederek yeniden gündeme getirdiği 'makâsıdü'ş-şeria' olgusuna vurgu yaparak bu değerlerin, ilâhî şeriatin sabiteleri olup, evrensel bir karakter arz ettiğini söyler.(12) İslâm hukukçularına göre bu beş temel değerin korunması, sadece Müslümanlar bakımından değil, diğer din mensuplarını da içine alacak biçimde bir genişliğe sahiptir.(13)

Sonuç olarak söylemek gerekirse, kaynağı ilâhî vahye dayalı tevhîdî (monoteist) nitelikli dinlerde bu beş unsura özellikle riayet edilmiştir. Bazı görüşlerini verdiğimiz dînî ve ahlâki öğretilerde de bu ilkelere vurgunun yapılması oldukça dikkat çekicidir. 'Zarûriyyât' denilen bu değerler, insan doğasının doğuştan sahip olduğu "zorunlu" temel değerleri olarak, "Modern İnsan Hakları Teorisi"nin yaklaşık on iki asır öncesinde ortaya konmuş, evrensel, genel-geçer ve "insan" merkezli bir değerler sistemi biçiminde önümüzde durmaktadır.

Bu yüzden bazı düşünürlerin İslâm hukuku için, "tabiî- ilâhî hukuk"(14)biçiminde özetlenebilecek bir adlandırmayı ve nitelemeyi biz de yerinde buluyor, bu değerlerin bütünüyle korunup geliştirilmesi demek olan "ideal" hukuk zemininin, bütün insanların mutluluğunu sağlayacak bir referans olduğunu düşünüyoruz.(15) Kanaatimize göre evrensel ölçekteki barış ve esenliğin sağlanması, her ne pahasına olsun bu değerlerin kayıtsız şartsız olarak korunmasına bağlıdır.

-Devam edecek-

Dipnotlar

1-Gazzâlî, el-Mustasfâ, I/288.

2-Gazzâlî, a.g.e., I/288.

3-Eski Ahit (Tevrat), Çıkış, Bab/20; Tesniye, Bab/5; Levililer, Bab/19; Kitab-ı Mukaddes Şirketi İstanbul 1969, s.73-74.

4-Mattâ, Bab/5; Markos, Bab/7.

5-Bkz. Ateş, a.g.e., İslâm'a Göre Câhiliyye ve Ehl-i Kitap Örf ve Âdetleri, İstanbul 1996.

6-Kumeyr, Y., İslâm Felsefesinin Kaynakları, [ç. Fahrettin Olguner ], İstanbul 1992, s. 68-69; Waller, P., Budizm Tarihi, Ankara 1946, s. 36; Tümer, Günay - Küçük, Abdurrahman, Dinler Tarihi, Ankara 1993, II. Baskı, s.166; Kahraman, Ahmet, Mukayeseli Dinler Tarihi, İstanbul 1993, s.111.

7-Cilâcı, Osman, Dinler ve İnsanlar, Konya 1990, s.234-235; Kahraman, a.g.e., s.111; Tümer-Küçük, a.g.e., s. 98-99.

8-Tümer-Küçük, a.g.e., s.110; Taplamacıoğlu, Mehmet, Din Sosyolojisi, Ankara 1983, s.436.

9-Bastiat, Hukuk, ç. Yıldıray Arsan, Ankara 1997, s.2-5; John Locke, Hoşgörü Üzerine bir Mektup, ç. Melih Yürüşen, Ankara 1998; Hardy Bouillon, John Locke, ç. Ali İbrahim Savaş, Ankara 1998, s.30 vd.; Bkz. Güriz, Adnan, Hukuk Felsefesi, Ankara 1992, III.b, s.149 vd. ; Niyazi Öktem, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi, İstanbul 1988, s.52-175 vd.; Yayla Atilla, Liberalizm, Ankara 1998, s.26 vd.

10-Konuya ilişkin şu eseri de bu bağlamda gösterilen bir çaba olarak değerlendirmek mümkündür. Hüseyin Tekin Gökmenoğlu, İslâm'da Şahsiyet Hakları, TDV. yy. Ankara 1996.

11-Hanefî-Câbirî, Hıvâru'l-maşrık ve'l-mağrib, Kahire 1990, s.44 vd. Hasan Hanefî'nin benzer değerlendirmeleri için ayrıca şu eserine de bakmak mümkündür. İslâmî ilimlere Giriş, ç.Muharrem Tan, İstanbul 2000, s.147 vd.

12-Arkoun, Muhammed, el-İslâm; el-Ahlâk ve's-siyâse, Beyrut 1986, s.33, 34.

13-Bu hususu derli-toplu bir şekilde ele alan şu eserlere bakmak yeterlidir. Muhammed Umâra, İslâm ve İnsan Hakları, ç. Asım Kanar, İstanbul 1992; Osman Şekerci, İslâm ülkelerinde Gayr-i Müslimlerin Temel Hakları, İstanbul 1996; A. Müellif, İnsan Hakları Alanında Temel Bilgiler ve İslâm, İstanbul 1996; Hayrettin Karaman, İslam'da İnsan Hakları, İstanbul 1996; İslâm ve İnsan Hakları, (ç. ve derleme; T.Yücel-Şennur K.) Endülüs yy. İstanbul 1995; Muhammed Hâşim Kemâlî, İslâm'da İfade Hürriyeti, ç. Muhammed Şeviker, İstanbul 2000; Saffet Köse, Din Özgürlüğü ve Barış yolunda İki Farklı Tecrübe [Dinsel şiddet süreci –Hıristiyanlık; Farklılıklarla bir arada Yaşama Örneği-Müslüman toplumlar], İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, Konya 2005, sayı;5, s.13-48.

14-Hâtemî, Hüseyin, İnsan Hakları Öğretisi, İstanbul 1988, s.64-66; Erdoğan Mustafa, İslam ve Liberalizm, Ankara 1999, s.22 vd.; Karaman, İslâm'ın Işığında Günün Meseleleri, III/254-257.

15-Nitekim son dönemde böyle bir arayışın sonucu olarak bir takım olumlu girişimlerin olduğunu görmekteyiz. Buna örneklik teşkil etmesi bağlamında şu eserleri zikretmek yeterlidir. Hans Küng-Karl-Kosef Kuschel, Evrensel Bir Ahlâk'a Doğru, [takdim yazısı; Beyza Bilgin, ç. Nevzat, Y. Aşıkoğlu–Cemal Tosun-Recai Doğan] Ankara 1995; Henry Shue, Temel Hakların Evrenselliği, [İnsan Haklarının Felsefi Temelleri adlı eser içerinde.] Yayıma hazırlayan; İoanna Kuçuradi, Ankara 1982, s.25 vd. (Hacettepe Ü. yy.); Mehmet Semih Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, İstanbul 1992; Jack Donnelly, Teoride ve Uygulamada Evrensel İnsan Hakları, ç. Mustafa Erdoğan-Levent Korkut, Ankara 1995; Johan Galtung, Bir Başka Açıdan insan Hakları, ç. Müge Sözen, İstanbul 1999; Jean-Luc Mathıeu, Uluslararası Alanda İnsan Hakları, ç. Galip Üstün, İstanbul 1994.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Üstünlük ve şeref ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir.

Münâfikûn, 8

GÜNÜN HADİSİ

İki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif ve mizanda ağır gelir. Bunlar; "Sûbhanellahi ve bihamdihi, Sûbhanellahil-azim=Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim." kelimeleridir.

Buhari Tecrid-i Sarih, 2189

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI