Cevaplar.Org

TÜRKÇE İLK TIP KİTABINI GEREDELİ İSHAK YAZDI

Osmanlı’nın ilk döneminde Türkçe ilk tıp kitabını Geredeli İshak bin Murad (?/?) yazmıştır. İshak Muradoğlu, on dördüncü asırda yazılmış, ilk Osmanlı devrinin meşhur (müderris/profesör) doktorlarındandır. İshak Efendi, din bilimlerine de vâkıf bir hekim olduğundan halk arasında “hoca tabib” diye nam salmıştır. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekte olan Geredeli İshak’ın babasının adı Murad’dır.


Murat Ergüven

murat@muraterguven.com

2013-01-08 10:06:27

Osmanlı'nın ilk döneminde Türkçe ilk tıp kitabını Geredeli İshak bin Murad (?/?) yazmıştır. İshak Muradoğlu, on dördüncü asırda yazılmış, ilk Osmanlı devrinin meşhur (müderris/profesör) doktorlarındandır. İshak Efendi, din bilimlerine de vâkıf bir hekim olduğundan halk arasında "hoca tabib" diye nam salmıştır. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekte olan Geredeli İshak'ın babasının adı Murad'dır.

Sultan I. Murad ve Yıldırım Bayezid Han devirlerinde (1359-1402) yetişen Hekim İshak'ın, Bursa'da Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı ilk Osmanlı medresesi ve darü'ş-şifası (hastane) olan Yıldırım Darü'ş-Şifası'nda müderrislik yaptığı ve hastalara baktığı sanılmaktadır.

Yıldırım Bayezid'in, daha önce Bolu Gerede'ye bağlı Mengen'in Kara İshak Köyü'nde kurdurduğu vakıftan hareketle, İshak bin Murad'ın Kara İshak Köyü'nden olduğu öne sürülmüşse de; yapılan araştırma gezisinde köyde herhangi bir tarihi esere rastlanmadığı, köylülerin ise İshak bin Murad ismini duymadıkları ve köyün isminin nereden geldiğini bilmedikleri müşahede edilmiştir.

Türkçe olarak yazdığı 'Edviye-i Müfrede' adlı tıp kitabıyla meşhur olan İshak bin Murad, bu eserini 1390 yılı temmuz-ağustos aylarında (Şaban-792/H) Arkut Dağı'nda ve Keçi Kalesi civarında dolaşarak yazmıştır 

Edviye-i Müfrede nüshaları genellikle Hacı Paşa'nın 'Müntehabü'ş-Şifa'sı ile birlikte istinsah edilerek (çoğaltılarak) tek kitap halinde kullanıldığından adı bazı kütüphanelerde "Müntehabü'ş-Şifa et-Tıb" şeklinde geçmiştir. Bir kısım nüshalarda ise 'Havassü'l- Edviye' biçiminde görülen eser 'Hülasatü't-Tıb' diye de bilinmektedir

Edviye-i Müfrede, çağının tıp bilgisini ve anlayışını yansıtan; araştırmalara ve tecrübelere dayandığı için bilimsel değeri yüksek, bir eserdir.

İshak Efendi, müderris olduğundan medrese talebelerine faydalı olması için bitkiler konusunda basit bilgiler vermiştir. Öyle ki halkın da rahatlıkla anlayabileceği bir üslup ve teferruata kaçmadan yazılmış olan eserde, Gerede civarında halkın kullandığı bazı anatomik (vücut yapısını inceleyen bilim) terimleri kullandığı da görülmektedir.

Gerede, tıpta kullanılan çeşitli mantarlar ile şifalı bitkilerin yetiştiği bir bölge olduğundan İshak Efendi, bu bitkilerden istifade etmiş ve bunları araştırarak tecrübe edip toparlayarak, Edviye-i Müfrede'yi meydana getirmiştir.

İshak Efendi, Edviye-i Müfrede'yi yazarken Hipokrat, Galen, Zikorizos ve Ebu Bekir er-Razi gibi eski hekimlerden ve genellikle İbn-i Sina'nın el-Kanun Fi't-Tıb ile Cürcani'nin Zahire-i Harizmşâhî adlı eserlerinden faydalandığı gibi, derlediği bilgilere kendi tecrübelerini de ilave etmiştir.

Tıbbi formüller ve mürekkeb/karışım ilaç formüllerinden oluşan, akrabazin tarzında yazılmış bir tıp kitabı olan Edviye-i Müfrede, farmasötik (ilaç hazırlama) şekline veya farmakolojik etkilerine (ilaçların tesirlerine ve özelliklerine) göre gruplandırılmıştır.

Her mürekkeb/birleşim ilaç için içerdiği etkili maddeler, miktarları, yapılış şekli, etkileri, kullanılış yerleri ve alınacağı dozları ayrı ayrı gösterilmiştir. Fakat ilaç terkibleri (karışım) kitabından çok, bir tıp kitabı olan eser, iki bölümden ve iki ekten olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, Türkçe, Arapça, Farsça yazılan ilaç ve bitki isimleri alfabetik sırayla verilmiştir. Bu bölüm, faydalı bitkilerden, onların özelliklerinden ve hangi hastalıklara iyi geldiğinden bahseder. İlaçların kullanılış şekilleri hakkında açıklamalar yapılmaktadır.

İkinci bölümde, tıp pratiğine dair bilgiler; hastalıklar, belirtileri ve tedavi şekilleri verilmiştir.

Üçüncü bölümde, Zeyneddin bin İsmail el-Cürcani'nin eseri, Zahire-i Harizmşâhî'den ve İbn-i Sina'dan naklen verilen makaleler bulunmaktadır.

Dördüncü bölümde ise, Arapça, Farsça, Türkçe tıp terimleri sözlüğü vardır. Bu bölümde hastalıkların isimleri, anatomi terimleri, meyveler, sebzeler ve eşyalarla ilgili 250 civarında madde vardır.

Bu bölüm, ayrı bir eser olarak "Istılahat-ı Tıbbiye" diye de değerlendirilmektedir. 'Hülasatü't-Tıb' (Edviye-i Müfrede)'ın Türkiye'de ve yurtdışındaki çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları vardır. Bunlardan müellif hattı bir nüsha, Amasya Bayezid İl Halk Kütüphanesi'nde 1717 numarada bulunmaktadır.

Bu kıymetli eserin şimdiye kadar tamamı neşredilmemiştir. Kültür ve tarih hazinesi olan bu eserin basımının yapılması kültürümüze eşsiz bir hizmet olacaktır.

İshak bin Murad'ın bu kitabından başka İbn-i Cezlen'in (Ö.493/1100) Takvimü'l- Ebdan/Bulan adlı eserinden yaptığı bir tercümesi de bulunmaktadır.(1)

Kaynaklar

 (1) A. Demirhan Erdemir, Geredeli İshak, TDV/İslâm Ansiklopedisi (İstanbul-1996), 14/30-31; A.Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim (İstanbul-1991), 20 vds; İbrahim Geyik, Geredeli İshak bin Murat, Geçmişten Günümüze Gerede/Gerede Belediyesi (Gerede-2000), 109-114; Kemal Şahin, Geredeli Hekim İshak Efendi'nin Bilimsel Yönü/Gerede Belediyesi (Gerede-2000), 115-120; Yeni Rehber Ansiklopedisi /Türkiye Gazetesi; Farmakoloji (İstanbul-1993), 7/107; Meydan Larousse/Sabah; Farmakoloji, Farmakolojik, Farmasötik (İstanbul-1992),6/528.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

Rum suresi, Mekki mukattaat sureler sisteminde yer alan, Kur’an’daki tertip numarası 30 olan bi

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

Kıyâmetin pek yakın olduğu ve vaktin bereketinin azaldığı günümüzde, insanlar dünya tela

SAYGI GÖSTERGELERİ

SAYGI GÖSTERGELERİ

Toplum içerisinde âdâb-ı muâşeret dediğimiz; nezâket, saygı ve görgü kuralları, dünya v

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

İbn Hacer el-Heytemî diyor ki: "Sahabe arasında cereyan eden hâdiseler konusunda dilimizi tutmam

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

1.Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil

Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!

Hicr, 99

GÜNÜN HADİSİ

Sizden biriniz, kendisi için sevdiği şeyi (mü'min) kardeşi için de sevinceye kadar kamil mümin olmaz.

250 Hadis, s.148

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI