Tanıdığım bir tekstilci arkadaşım vardı. Hasbi sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaş. Çok fazla gelip gitmese de, haftanın belli bir günü buluşup manevi meselelerden bahis açıp sohbet ederdik. Geçenlerde sohbetimiz bir haftalık tatile uğramıştı, çünkü arkadaşım Çin'e gitmişti. Neden mi? Ben de aynı soruyu kendisine sordum.

Tekstil işiyle alakadar olan bu seyahatte Çin'e gidiş sebebi "model arayışı" idi. Çünkü gittiği yerde dünyanın bütün markaları, geniş bir pazar ve oldukça çok model vardı. Yaptıkları elbiseler için çeşitli modeller bulup bunları kalıplara dökecek, sonra kumaşa aktarıp canlı modellerin üstünde arayışını seyredecekti. Seyrini vitrininde sergileyecek ve müşterileri mağazaya çekecekti.

Çin'e bu sebeplerden dolayı gittiğini söylediğinde şu soruları sormayı adeta kendime bir vazife saydım; "Aziz kardeşim, Cenab-ı Hak gayretini ve çalışmanı semeradar etsin. Ama şu husus kafama takılıyor; Çin'e kadar model aramaya gittin. Bunca masraf, bunca yol, bunca yorgunluğa katlandın. Şimdi şu soruma lütfen cevap verir misin; Çin'e kadar giden ve elbise modeli arayan sen, acaba kendine bir ruh modeli aradın mı?

Buradan Çin'e gidiyorsun da, yanı başındaki manevi dükkânlarda, çarşılarda, irfan mağazalarında marifet elbisesi modeli neden aramıyorsun? İrfan panayırında insan-ı kâmil modeli neden aramıyorsun?

Bu soruyu ben değil de, yarın mahşerde Cenab-ı Hak sorsa ki; "kulum, işin için Çin'e kadar gidip model aradın da, bugün burada mahcubiyet elbisesini değil de izzet libasını sana giydirecek bir model neden aramadın"

Evet, yanı başımızda öyle bir model var ki, kâinatın şekli onunla değiştirilmiş. O modeli model edinenler, insanlık çarşısında seyredilmeye layık olmuşlardır. Zira o Muhammedi libasta kudret ve rıza ölçüleri görünmektedir. O modelin arkasında rızayı ilahi temaşa edilmektedir.

Şairin dediği gibi, "Şem'a-yı nur-u Ahmed'e Cibriller pervane döner"

Arkadaşım bu sorularım karşısında biraz mahcup, biraz da şaşkın olarak yüzüme baktı, düşündü ve hemen ardından "peki ne yapmalıyım, bu ruhumun çıplaklığını nasıl örteyim, hangi tezgâhta dokuyayım, hangi renklerle canlandırayım?" diye sordu.

Aciz de; "aziz kardeşim" dedim, "aslında sorularının cevabını başta sorduğum sorularda vardı, adres belliydi. Zira Rasulullah efendimiz (a.s.m) bir hadis-i şeriflerinde "dünyadayken cennet bahçelerine uğrayın" buyuruyor. Evet, yanı başında mana dükkânlarında irfan tezgâhlarında kâmil insan modelleri kuranın kudsi tezgâhında dokunuyor. Herkes kendine göre, kudsi ölçülerden kalb ve ruh dolabına uygun elbiseler bulabilir.

Ayrılmadan arkadaşıma şunu da söylemiştim; "insanlara model ararken, sen neden modelsiz kalasın? İnsanları giydirirken, sen neden mahşerde çıplak kalasın?"