Cevaplar.Org

HZ. HANSÂ (R.ANHA)

“Bütün bilginler ondan önce veya sonra hiçbir kadının ondan daha güzel şiir yazmadığında ittifak etmişlerdir.” İbni Esîr


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2011-12-01 08:31:08

"Bütün bilginler ondan önce veya sonra hiçbir kadının ondan daha güzel şiir yazmadığında ittifak etmişlerdir." İbni Esîr

BABASI:

Amr bin eş-Şerîd.

KÜNYE VE LAKABLARI:

Lakabı Hansâ'dır.

ŞEMAİLİ VE AHLÂKI:

Gelmiş geçmiş en büyük şâirler arasında gösterilen Hz. Hansâ'nın (r.anha) edebî yönünün ne kadar kuvvetli olduğunu söylememize gerek yok sanırım. O edebî yönünün yanında, akıllı, dirayet sahibi ve metanetli bir kadındır.

BAZI ÖZELLİKLERİ:

el-Hansâ'nın yeteneklerini yakından bilen Resûlullah, yazdığı şiirleri huzurunda okumasını kendisinden rica etmiş, takdir ve beğenisini sözleriyle ve el hareketleriyle belirtmiştir.

Başından sonuna kadar mersiyelerden müteşekkil olan divanı bugüne kadar yaşamaktadır. Bütün edebiyatçılar, mersiye dalında diğer hiçbir Arap şâirinin ondan üstün olamadığını söyler.

Hz. Ömer'in (r.a) hilafeti zamanında dört oğlu ile birlikte Kadisiye Savaşına katılmış, bu savaşta dört oğlu birden şehit olmuştur.

HAYATI:

Asıl ismi Tümâdar idi. Hansâ diye meşhur olmuştur. Meşâhîru'n-Nisâ'da onun için: "Hem câhiliye hem de İslâmi devri idrak etmiş, şiir ve inşa'da kendisi gibi mahir başka bir kadın gelmemiş olduğundan bütün şiir ilmi erbabının ittifakı vardır." denmiştir.

Hz. Hansâ, kabilesinden bazı kimseler ile Medine'ye gelerek Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Efendimiz'in huzurunda Müslüman olmuş ve sahabîlik şerefini kazanmıştır.

Hz. Hansâ'nın biri Muaviye adında ana bir; diğeri Sahr adında baba bir iki kardeşi vardı. Bunlardan Muaviye son derece yakışıklı bir yiğit idi. Onu, aralarındaki bir çekememezlik sebebiyle Hâşim el-Mürrî katletti. Diğer kardeşi Sahr ise halim-selim civanmert bir adam idi. Bir savaşta yaralanır ve yaklaşık bir sene hasta yatar, sonra da vefat eder.

Hz. Hansâ erkek kardeşlerine çok düşkün olduğundan onların ölümlerine çok üzülmüştü.

Rivayete göre Hz. Ömer Hansâ'nın yüzünde çizgi çizgi izler görmüş ve: "Yâ Hansâ bunlar nedir?" diye sormuş ve ondan: "Biraderlerim için uzun uzun ağlamaktan hâsıl olmuştur" cevabını alınca: "Senin biraderlerin cehennemdedir" buyurunca: "Hüznüm daha da şiddetlendi. Şimdiye kadar onlara sadece intikam alma yönünden ağlamıştım. Bundan böyle haklarında cehennemde olmaları yönünden ağlayacağım" demiştir."

"Hz. Ömer'in (r.a) halifeliği sırasında, hicretin on altıncı yılında meydana gelen Kadisiye savaşına Hansâ'da, dört oğlunu yanına alarak katıldı. Çocuklarına bir gün önce öğüt verdi; onları savaşa girmeye teşvik ederek şöyle konuştu:

"Ey çocuklarım! Siz kendi isteğinizle Müslüman oldunuz, kendi isteğinizle hicret ettiniz. Kendisinden başka tanrı olmayan Allah'a yemin ederim ki, aynı anadan doğduğunuz gibi aynı babanın çocuklarısınız. Ben ne babanıza ihanet etmişim, ne dayınızın yüzünü kızartmışım, ne de sizin şeref ve haysiyetinize kara leke sürmüşüm. Allah Teâlâ'nın kâfirlerle savaşana ne mükâfatlar vereceğini biliyorsunuz. Ahiretin sonsuz hayatının dünyanın geçici hayatıyla karşılaştırılamayacak kadar güzel olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Zorluklara karşı sabredin, birbirinize sabır tavsiye edin, düşman karşısında uyanık bulunup birbirinize kenetlenin ve Allah'tan sakının ki, kurtuluşa eresiniz." (Âl-i İmrân, 200).

Yarın sabah sağ salim yerinizden kalktığınızda, akıllıca davranın ve savaşa katılın. Düşmanla çarpışırken Allah'tan yardım isteyerek ilerleyin. Savaşın kızıştığını ve çetin bir noktaya gelip de iyice alevlendiğini gördüğünüzde onun alevleri arasına korkmadan dalın. Kâfirlerin komutanını bulup onunla vuruşun. İnşaallah başarılı olup mükâfat elde edeceksiniz."

Sabah olduğunda savaş başlamıştı, Hz. Hansâ'nın dört oğlu da savaşa katıldı. Bir yandan düşmanla savaşıyorlar bir yandan da Müslümanları coşturuyorlardı. Ve Hansâ'nın dört oğlu da şehit oluncaya kadar düşmanla çarpıştılar. Hz. Hansâ oğullarının Allah yolunda şehit olduğu haberini alınca: "Onlara şehitliği nasip ederek bana şeref kazandıran Allah'a şükürler olsun. Allah'tan rahmetinin gölgesinde onlarla beraber olmayı ümit ediyorum" diyerek metanet ve teslimiyetini belgeledi.

İbni Esîr'in dediğine göre, Hz. Hansâ'nın bu metanetli davranışından etkilenen Hz. Ömer (r.a), şehit olan her oğlu için Hz. Hansâ'ya 200 dirhem maaş bağlamıştır.

"Edebiyat kitaplarında zikredildiğine göre Arapların eskiden Sük-i Ukkâz adı verilen bir panayırları vardı ki orası özel mevsiminde Arap kahraman ve şâirlerinin toplanma yeriydi. Emsalsiz şâir Nâbiğa ez-Zübyânî için orada özel bir otağ kurulup meşhur şâirler oraya toplanırdı. Bir mevsimde yine orada toplandıklarında Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) şâiri olan Hassân bin Sâbit, Nâbiğa'nın çadırına girdiğinde gördü ki şâir A'şâ ile Hansâ oturmuşlar; matla' ile başlayarak söylemiş olduğu Mersiye-i Râiyyesini okumaya başlayıp:
"Sahr öyle birisidir ki O, yol gösterenlerin önderidir. O başında ateş olan bir alem (bayrak) gibidir. Sahr bizim hem sahibimiz hem efendimizdir. Biz onu nasıl övelim o bir denizdir."

Beyitlerine gelince Nâbiğa son derece beğenerek: "Eğer Ebu Nusayr daha önceleri şiir söylememiş olaydı ey Hansâ sen herkesten daha şâirsin derdim" deyip sonra: "Allah'a yemin ederim ki sen bütün kadınlardan daha şâirsin" diye Hansâ'yı bütün kadın şâirlerden üstün tutunca Hansâ kendisinin şâirlerden sadece kadın sınıfı değil aynı zamanda erkeklerden de üstün olduğunu yeminle iddia etmiştir."

Arap edebiyatının en büyük kadın şairi olan Hz. Hansâ'nın oğlu el-Abbâs ibn Mirdâs da Arap şiirinde şöhret yapmış bir şairdir.

HAKKINDAKİ HADİSLER:

Hz. Âişe Hansâ'nın sırtında yünden yapılmış Sıdâr adı verilen kısa gömleği görüp: "Ey Hansâ, sen Sıdâr giyer misin? Hâlbuki Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onu giymeyi yasaklamıştır" deyince Hansâ: "Onu giydiğimin sebebi vardır. Fakat nehyedilmiş olduğunu bilmiyordum" demişti.
Hz. Âişe: "Sebebi nedir?" diye sorunca: "Beni babam müsrif birisiyle evlendirmişti. Malını telef edip eli darda kalınca bana: "Şimdi kime gidebiliriz ey Hansâ?" dedi. Ben de: "Kardeşim Sahr'a" deyip kalkıp ona gitmiştik. O da malını ikiye bölüp: "Hangi yarısını dilerseniz alın" diyerek bizi muhayyer bırakmıştı. Bunun üzerine karısı: "Malını yarı yarıya bölüştüğün yetmedi bir de onları hangi tarafını isterseniz alın diye muhayyer mi bırakıyorsun?" deyince biraderim Sahr:

"Vallahi ben ona malımın yarısını vereceğim. O ehl-i iffet bir kadındır ki onun ârı bana yeter. Ben ölürsem başörtüsünü yırtıp kıldan gömlek giyecektir" demişti. İşte bu sıdârı onun zannını tasdik için giymiştim. Ölünceye kadar da çıkaramam" demiştir.

HAKKINDA SÖYLENENLER:

"Önceleri Hansâ şiir olarak iki üç beyit söyleyebilirdi. Ne zaman ki biraderleri öldürüldü ondan sonra çokça şiir söylemeye ve haklarında uzun uzun mersiyeler nazmetmeye başladı." İbni Esîr

SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:

Gözyaşı bol gözlerimle Ebu Amr'a ağlıyorum ki böyle gözler son derece azdır. Sahr'a da ağlıyorum. Çevresinde kahramanlar göründüğünden onları sürerken kim Sahr gibi olabilir ki?

Sahr bedenimin hastalığı, Muaviye ciğerimin ateşidir.

Güneşin her doğuşu bana Sahr'ı hatırlatıyor. Güneşin her batışında ona ağlıyorum.

Gerçekten Sahr hidayetçiler ve rehberler önderidir. Tepesinde ateş yanan dağ gibi zâhir ve görünmektedir.

Kardeşi Sahr'ı vasf eylemesi istendiğinde okuduğu mersiye:
"Garip senelerin (kurak senelerin) yağmuru kırmızı (kana bulanmış) orduların zehiri idi."

Kardeşi Muaviye için söylediği mersiye:
"Yağdığında kurak yeri canlandırır, misafir geldiğinde ağırlardı."

Kardeşleri Sahr ve Muaviye için söylediği mersiye:
"Her ikisi de pençeleri kırmızı iki yiğit aslandır.
Zor, kıtlık zamanlarının yağmuru olmuşlardır.
Ailede parlak ve yüce iki ay'dırlar. Şeref yönünden ikisi şeref ve büyüklüğün iki dalıdırlar.

Sahr öyle birisidir ki O, yol gösterenlerin önderidir. O başında ateş olan bir alem (bayrak) gibidir. Sahr bizim hem sahibimiz hem efendimizdir. Biz onu nasıl övelim o bir denizdir.

KAYNAK

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Arapça öğretmeni, 2014-11-12 01:49:12

Merhaba, Hansa ismi ile ilgili bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Hansa nın sözlük anlamı;burnunun ucu sivri ortası çökük kimse,burnunun ucu yukarıya doğru kalkık kimse,burnu pek yassı olan\\\'dır. Hz. Hansa nın burnu o şekilde olduğu için kendisine bu şekilde lakap verilmiştir. Zannında bu lakabı isim olarak vermemiz uygun olmayacaktır. Zaten asıl adı yukarıda zikredilmiştir. Saygılarımla

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Nurgül Dere, 2012-07-03 11:06:29

Merhaba Ülkü hanım, Hansa\\\'nın manasını daha önce de soran olmuştu, bende Halit Zevalsiz hocamıza sual ettim, Hansa \\\"gizlenen\\\" manasına geliyormuş.. Allah kızınıza ve size sahabe kıvamında bir hayat lütfetsin.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ülkü atakul, 2012-06-29 20:15:55

6 aylık bir kız annesiyim bu hanım sahabe hakkında duyduklarım sebebiyle kızıma Hansa ismini verdim.Fakat bu ismin kelime anlamını gerçekten öğrenmek istiyorum yardımcı olabilirmisiniz.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

Artık Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Teğabün, 8

GÜNÜN HADİSİ

Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki kızkardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."

Ebu Davud, Edeb 130, (5147); Tirmizi, Birr, 13 (1913)

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI