ALİ EMİRİ EFENDİ-1. BÖLÜM
Emiri Efendi; Diyarbakır’da 1274 (Miladi 1857) senesinde dünyaya geldi. Ailesi yetiştirdiği ilim ve irfan simaları ile maruftu. Ali Emiri Efendi, ailenin son çocuğuydu ve dünyaya geldiği zaman babası altmış yaşını çoktan geçmişti.
Yirminci yüzyıl bir hesaplaşma dönemidir desek sezadır. Devleti Aliyye'nin tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolmasından sonra; hesaplaşması maalesef bu topraklarda ilim ve irfan hayatı üzerinden olmuştur. Söğütten neşvü nema bulan koca çınarı doğuran ve yetiştiren zihniyetin Dursun Fakih yoluyla medrese; Şeyh Edebali vasıtasıyla tekke olduğunun bilincinde olan Batıcılar hesaplaşmayı ulema ve suleha üzerinden götürdüler. Mesele sadece iktidarın el değiştirmesi ve halef/selef idarecilerin hesaplaşması değil belki de Haçlı Seferlerinde elde edilemeyen İslam ile Haç'ın hesaplaşmasıdır. Bu hesaplaşmada taraflardan birisi iktidar olurken, karşı taraf ise ilim ve irfan çevreleridir. Bugüne gelindiğinde bu hesaplaşmadan ilim ve irfan çevrelerinin yüz akı ile çıktığını görmekteyiz.
Kim ne derse desin o gün o çetin muhasebe ile karşı karşıya kalan âlimlerimiz; bizim tarihimizin en kahramanları arasında yerlerini almışlardır. Her biri kendi alanında zirveleri yakalamış; eslafı en mutena şekilde temsil etmişlerdir. Darul Hikme de denilen Dersaadet, böylesine muazzam ve fedakâr bir topluluğu tarihinde belki de görmemiştir. Şapka takmamak için üniversitedeki vazifesinden ayrılan İsmail Saib Sencer, sarığını çıkarttırmak isteyen valiye kükreyen Said Nursi; darağacında naaşına zorla şapka giydirilen İskilipli Atıf Efendi, yaşı doksanı aştığı için idam edilemeyen ama hastanede şehit edilen Esad Erbili, doksan yaşından sonra hac dönüşü Suriye'den asker toplamakla itham edilen, soruşturma geçiren Ahıskalı Ali Haydar Efendi ve diğerleri....
Ali Emiri Efendi'yi en veciz ve tek cümle ile tavsif et denirse cevabım ; "Kadim medeniyetimizin kültür terekesinin tek bekçisi" tarifi olacaktır. Nitekim ilerleyen kısımlarda bu tarifin ve takdimin abartılı olmadığını, hatta bire bir mutabık ve muvafık düştüğünü göreceksiniz. Ahmet Haliloğlu /cevaplar.org
Ailesi ve DoÄŸumu
Emiri Efendi; Diyarbakır'da 1274 (Miladi 1857) senesinde dünyaya geldi. Ailesi yetiştirdiği ilim ve irfan simaları ile maruftu. Ali Emiri Efendi, ailenin son çocuğuydu ve dünyaya geldiği zaman babası altmış yaşını çoktan geçmişti.
İleri yaşta çocuk sahibi olması nedeniyle Ali Emiri Efendi'ye aşırı derecede özel bir sevgi gösteren Mehmet Şerif Efendi; oğlunun yetişmesine özel bir ihtimam göstermiş ve büyük bir sevgiyle evladına bağlanmıştı. Vefat halinde bile oğlunun ismini sayıklamış ve Emiri Efendi'nin yazdığı hat levhalarından birisi göğsüne konulduğu zaman ruhunu teslim etmiştir. Hanım akrabalarından birisi tarafından saklanan bu hat eseri, Emiri Efendi tarafından İstanbul'da Millet Kütüphanesine bağışlanmıştır.
Köken olarak mütedeyyin bir aileden gelen Emiri Efendi'nin annesi de muttaki bir hanımdır.
Tahsil Hayatı:
Ali Emiri Efendi ilk eğitimine Diyarbakır Sülûkiye Mescidi'nin sıbyan mektebinde başladı. İlk hocası Fethullah Feyzi Efendi'dir. Ancak Ali Emiri Efendi üzerinde en çok etkisi olan kimse amcası Mehmed Şaban Kâmi Efendi'dir. Mehmed Şaban Efendi, yeğeni ile hususi olarak ilgilenmiş, özel dersler vermiş ve en önemlisi Emiri Efendi'de hayat sebebi olarak bilinen kitap merakını aşılamıştır.
Hicri 1285 yılında dayısı Abdülkadir Efendi'nin kaymakamlık yaptığı Siirt'e bağlı Şirvan'a gider. Nevinli Mehmed Emin Efendi'den Farsça okumaya başlayan Emiri Efendi; bu bir yıllık eğitimi süresinde Farsça eğitiminde büyük mesafe kat eder ve Sadi-i Şirazi'nin Gülistan'ını bitirdikten sonra Diyarbakır'a geri döner. Eğitimine dayısı Mehmet Şaban Efendi'nin yanında devam eder.
On sekiz yaşına geldiğinde gece gündüz dur durak bilmeyen ilim ve kitab okuma merakı yüzünden vücudu zayıf düşer. Doktorların ilmi bırakma tavsiyesini reddeden Ali Emiri Efendi, hava değişimi tavsiyesine uyar ve Mardin'e dayılarının yanına gider. Mardin'e gidiş sebeplerinden birisi ticaret olmasına rağmen Emiri Efendi Kasımpaşa Medresesi'nde Ahmed Hilmi Efendi'de üç seneden fazla bir süre okur. Mardinlilerin Arapça konuşması Emiri Efendi'yi Arapçada ilerlemesine sebep olur. Hatta bazı Arapça şiirler yazmaya başlar. Böylelikle edebiyata olan vukufiyeti artar.
Müthiş bir hafızaya ve ezber kuvvetine haiz olan Ali Emiri Efendi; daha sonra Diyarbakır'a döner. Bir müddet daha tahsil ve tedris faaliyeti ile meşgul olur.
MaiÅŸet Temini ve Memuriyeti
Ali Emiri Efendi, maişetini temin maksadıyla ticarete niyetlenir ve bir tuhafiyeci dükkânı açar. Ancak kitaplara meftun olan Üstad; dükkânda sürekli kitap mütalaası ile vakit geçirir. Kitap mütalaa ederken dükkâna gelen müşteriye; " Mal orada. Fiyatı şudur, alacaksanız indireyim, yoksa beni boşuna zahmete sokmayın" diye cevap verir.
İlim tutkunlarının en büyük sıkıntısını; kitaplarından ayrılma sıkıntısını Ali Emiri Efendi de yaşar. Okurken öyle anlar ki gelir ki yemekten bile vazgeçilir, ama ilimden vazgeçilmez. İşte Ali Emiri Efendi tam bu sırada iken Diyarbakır Valisi olan Mesnevi Şarihi Abidin Paşa (ressam Abidin Dino'nun dedesi. Böyle bir zatın torunu,. Bu topraklarda daha kaç nesil yitireceğiz ya Rabbi) ile tanışır.
Abidin Paşa; kitaplara ve ilme tutkusunu daha önce duyduğu, şiir ve edebiyat ile hususi bir alakasının olduğunu bildiği gençle alakadar olur ve kendisinden Nef'i'nin bir beytine nazire yapmasını ister. Hicivleriyle bilinen ve Türk Şiirinin kutup yıldızlarından olan Nef'i'ye nazire yapmak Ali Emiri Efendi gibi henüz yirmi bir yaşındaki genç için çok zor görünür. Hatta kendisi de ihtimal vermez ama eve dönünce şiirin beyitleri kalbinden diline dökülüverir. Sekiz dokuz saatlik bir zaman diliminde Nef'i'ye yazdığı nazire Abidin Paşa'nın huzuruna götürülür.
İlim ve irfan adamı Abidin Paşa şiirin ilk beyitlerini kendisi okur ama bir müddet sonra Ali Emiri Efendi'den okumasını ister. Bunun üzerine Emiri Efendi; şiiri kendi ağzından okumaya başlar. Şiiri Ali Emiri Efendi'yi adeta vecde getirir ve Paşa; bir kaç defa ayağa kalkar tekrar yerine oturur. Yirmi bir yaşındaki genç delikanlının yazdığı şiir; Mesnevi-i Şerif Şarihi Abidin Paşa'nın ruhunu cuş-u huruşa getirir.
Şiir bittiğinde ise Ali Emiri Efendi; Abidin Paşa'nın emriyle Heyet-i Islahiye müsevvidliğine tayin olunur. Emiri Efendi'nin memuriyet düşünmeyip ticaret ile meşgul olmak istemesine rağmen Abidin Paşa; genç dehanın harcanmasına müsaade etmez ve tayini gerçekleştirir. Bir müddet Heyet ile beraber Harput ve Sivas'a giden Ali Emiri Efendi; Abidin Paşa'nın Selanik Valiliğine atanması ile beraber Selanik'e gider.
Hemen ardından Kozan Sancağı (Adana) Aşar memurluğuna atanır. Adana Aşar Başkâtipliğinden sonra bu sefer Rumeli'ne atanır ve Leskovik Sancağı muhasebeciliğine getirilir. Sevk-i ilahi ile Osmanlı Coğrafyasını gezmeye başlar. Kırşehir Sancağı muhasebeciliğini müteakiben Trablusşam Sancağı Muhasebeciliğine atanır. Rumeli'den Orta Anadolu'ya; Kırşehir'den de Lübnan'a atanır. Trabluşsam bugün Beyrut'un kuzeyinde Lübnan'ın en büyük ikinci şehridir.
-Devam edecek-
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MÜDERRİS MOLLA MUSA CELÂLÎ (GEÇİT) HOCA

Şeyh Ahmed-i Hânî çığırının devamcısı sayılan Molla Mahmûd-i Beyâzidî, Molla Muhammed
ŞEYH ASIM EFENDİ

Şeyh Alauddin’in üçüncü oğlu olup, Hicri 1341 yılının Mart ayında Ohin’de dünyaya gel
ŞEYH HALİD-İ OHİNİ

Hicri 1334 yılı Şubat ayında Verkanıs’ta dünyaya gelen şeyh Halid, üç kardeş arasında e
ŞEYH MAZHAR EFENDİ

Åžeyh Alauddin efendinin birbirinden deÄŸerli üç oÄŸlu ile iki saliha kızı vardı. En büyük oÄ
ŞEYH ALAUDDİN-İ OHİNİ

Ohin ve Ohin medresesi deyince ilk akla gelen isim Şeyh Alauddin Hazretleridir. Babası Şeyh Fethu
ŞEYH FETHULLAH-I VERKANİSİ

Nesebi Şeyh Fethullah hazretlerinin babasının adı şeyh Abdurrahim, dedesinin adı ise şeyh Ab
EBU’L HASAN EN NEDVİ HAKKINDA NE DEDİLER?-2

Dostu, hocamız, hafız Abdülfettah Ebu Gudde(rahimehullahi teala) ‘Safhatu Min Sabril Ulema’ a
MUHAMMED EMİN ER HOCAEFENDİ

Muhammed Emin Er, Zülfügül lakabını taşıyan Hacı Zülfikâr‘ın oğlu olup, milâdî 1914,
ÇAN ŞEYHLERİNİN TASAVVUFTAKİ YERİ VE KONUMU-2

3. Çan Şeyhleri’nin Osmanlı Devleti ile İlişkileri Şeyh Ahmed Elçani Hz.leri Çan camisind
EBU’L HASAN EN NEDVİ HAKKINDA NE DEDİLER?-1

İlim, basiret, salah ve takva ehli kimseler onu sena etmede ittifak etmişlerdir. Onun faziletleri
ÇAN ŞEYHLERİNİN TASAVVUFTAKİ YERİ VE KONUMU-1

Seyyid Şeyh Ahmed Elçani hazretleri Kadiri tarikatı geleneğinden gelen bir ailenin mensubudur. 1
- ŞEYH SAFFETULLAH-I OHİNİ(1939-1989)
- EBU’L-HASEN ALİ EL-HASENÎ EN-NEDVÎ (1333-1420/1914-1999)
- DOSTUM NEDVİ
- BEDİÜZZAMAN'IN HAYATI VE ESERLERİ-2
- BEDİÜZZAMAN'IN HAYATI VE ESERLERİ-1
- M. AKİF'İN GÖZÜYLE BATICILIK-2
- M. AKİF'İN GÖZÜYLE BATICILIK-1
- AHMET NECİP FAZIL KISAKÜREK-3
- AHMET NECİP FAZIL KISAKÜREK-2
- AHMET NECİP FAZIL KISAKÜREK-1
- ŞEYH MUHAMMED DİYAUDDİN/HAZRET (K.S.)
- ŞEYHU'L-HİND MAHMUD HASAN DİYOBENDÎ (1851-1920)-2. BÖLÜM
- ŞEYHU'L-HİND MAHMUD HASAN DİYOBENDÎ (1851-1920)-1. BÖLÜM
- ŞEYH MUHAMMED ALAADDİN-İ OHİNİ (K.S.)
- ŞEYH HALÎL EFENDİ
- HABİBULLAH ÜSTÜN HOCAEFENDİ
- GEREDELİ HACI EMİN ÜSTÜN EFENDİ
- AHMED KEMALEDDİN ÜSTÜN HOCAEFENDİ(1885-1979)
- ALİ EMİRİ EFENDİ-2. BÖLÜM
- ESAD COŞAN HOCAEFENDİ’NİN DİLİNDEN MEHMED ZAHİD KOTKU HAZRETLERİ
- SEYYİD TAHA ARVASİ HAZRETLERİ (1868-1928)
- HAKÎMU'L-ÜMME İMAM EŞREF ALİ et-TEHÂNEVÎ
- AHMED REFİK BEY'İN KALEMİNDEN ALİ EMİRİ EFENDİ
- ALİ EMİRİ EFENDİ-1. BÖLÜM
- İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ'NİN SON VASİYETİ
- İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ'NİN TARİHÇE-İ HAYATI
- IRAK’IN BÜYÜK ÂLİMİ MUHAMMED FUAD EL ALUSİ
- IRAK ULEMASINDAN ALLAME ABDÜLKADİR EL HATİP
- IRAK’IN BÜYÜK ÂLİMLERİNDEN MUHAMMED ABDÜLKERİM BİYARA EL MÜDERRİS

"Kadınlara iyilikle muamele ediniz."
Nisa:19
GÜNÜN HADİSİ
"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."
Ebu Davud
SON YORUMLAR
- Allah ebeden razı olsun Can babamızdan, yazıldığı üzere hakikaten öyle b...
- Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet, makamı saadet olsun. âmin....
- Salih Ekinci hocaefendiye şükran borçluyuz. Yazılarının devamını bekliyo...
- İlahiyatçı hocaların bir kısmı medrese eğitimine merdiven altı eğitim d...
- Allah razı olsun. Güzel bir yazı. Tebrike der, devamını dileriz....
- Maşâallah Hocama. Mutedil, hastalıkalrın farkında, basiret ve ferasetli bir...
- Ahmed bey teşekkür ederim yorumunuz için. Ben kütüphanemdeki kitapları tan...
- selamün aleyküm mustafa hocamıza bu tahkikli ve tasnifli yazısından dolay...
- Ahmed Muhammed Şâkir, Umdetu't-Tefsîr ani'l-Hafız İbn Kesîr de eklenmeli...
- Çok güzel Allah razı olsun...
TARİHTE BU HAFTA
*Yavuz Sultan Selim'in Ridaniyye Zaferi(22 Ocak)
*Hz.Ali (r.a.) Efendimiz'in Åžehit Edilmesi(24 Ocak)
*I.Murad Hân'ın Haçlı Ordusuna Karşı Sırpsındığı Zaferi(25 Ocak)
*Büyük Muhaddis ve Tarihçi İbn-ü Asâkir'in Vefâtı(26 Ocak)
*OSMANLI DEVLETİ'NİN KURU
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...