Cevaplar.Org

HALİL GÖNENÇ HOCAEFENDİ’NİN KALEMİNDEN İSLAM’DA KARDEŞLİK

İslâm Dini birlik ve tevhid dinidir. Bu tevhid temelleri üzerine kardeş­lik binasını kurmuş ve onu korumak için, daima birliğe ve onun meydana gelmesine vesile olan sevgi, güzel ahlâk ve yardımlaşma gibi meziyetlere büyük ihtimam göstermiştir.


2011-03-07 12:11:06

İnsanları birbirine bağlayan mânevi bağlar çoktur. Bunların başında, imandan doğan kardeşlik bağı gelir. Yüce dinimiz buna çok ehemmiyet vermiş ve üzerinde durmuştur. Kardeşlik gölgesinde, muhabbet ve sevgi hislerini besleyip samimiyet içersinde beraberce yaşamak, insanı Arş'ın gölgesine ulaştıran büyük bir ibâdettir. Hz. Peygamber (S.A.V.) sahih bir hadisinde: "Kıyâmet günü Arş'ın gölgesinde 7 grub insanın bulunacağını ve Allah için birbirini seven kimselerin bu grublardan birisi olacağını" ifade buyurmaktadır.

İslâm Dini birlik ve tevhid dinidir. Bu tevhid temelleri üzerine kardeş­lik binasını kurmuş ve onu korumak için, daima birliğe ve onun meydana gelmesine vesile olan sevgi, güzel ahlâk ve yardımlaşma gibi meziyetlere büyük ihtimam göstermiştir. Bununla ilgili Hz. Peygamber'in (S.A.V.) bir­kaç hadis-i şerifi aşağıya alınmıştır:

"Allah için seven, Allah için buğzeden, Allah için veren ve Allah için esirgeyen kimse imanını tamamlamıştır"(1)

"Allah'a yemin olsun, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız"(2)

"Kıyamet günü, mü'minin terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey olamaz"(3)

"Bir kimse mü'min kardeşinin bir dünya sıkıntısını gide­rirse, Allahü Teâlâ da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir"(4)

Birlik ve beraberlik içerisinde yaşamak büyük bir ibâdet olduğu gibi, tefrikaya düşmek ve birliği yıkmak da büyük bir vebaldir. Bunun için İslâm Dini, şiddetle onu yasaklamıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurur:

"Size beş şey emrediyorum. Bunlar da şunlardır.- Birlik, mü'min olan âmirinin sözünü dinlemek, emrine itaat etmek, hicret ve Allah yolunda cihad etmektir. Bir kimse bir karış kadar cemaatten ayrılırsa, İslâm halkasını boynundan çı­karmış olur, meğerki tevbe edip dönerse. Bir kimse cahiliyet dâvasında (ırkçılık, bölgecilik dâvasında) bulunsa, o, namaz kılıp oruç tutsa ve Müslümanım dese bile, Cehennem'de diz üstü çökecek olanlardan olacaktır"(5)

Allahü Teâlâ Müslümanların güçlü olmaları ve zillete düşmemeleri için, onları birliğe ve kenetlenmeye davet edip emrediyor. Ve tefrikaya düşmek­ten menediyor. Kur'ân-ı Kerim şöyle buyuruyor:

"Sürtüşüp çekişmeyin, tartışıp bölünmeyin; sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider"(6)

Maddî ve mânevi iki türlü hastalık vardır. Maddi hastalık, cisme arız olan bildiğimiz hastalıklardır. Bu hastalık ne kadar ağır olursa olsun, niha­yet vereceği zarar şu kısacık dünya hayatına son vermesidir. Ebedi hayata ise, asla zarar veremez. Mânevi hastalık ise öyle değildir. O, insanın ebedî hayatını mahvedebilir. Bu mânevî hastalık da insanları tefrikaya sürükle­yen ve vahdeti yıkan kin, haset ve düşmanlıktır. Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuşlardır:

"Sizden evvelki ümmetlerin hastalıkları size de sirayet et­miştir. Bu da haset ve kindir. Kin, saçı değil, dini traşlıyor"(7)

Kin ve adâvet hissi kalbin derinliklerinde güçlenip dal budak saldığı ve dikenleri yeşerdiği zaman, şüphe yok ki iman çiçekleri solup nuru sönecek­tir. Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyuruyor:

"Dedikodu ile kin ateştedirler, ikisi bir Müslümanın kalbin­de bir araya gelemezler" (8)

Tarih ayinesine göz atacak olursak göreceğiz ki, Müslümanlar İslâm'a bağlı kalıp birlik ve dayanışmayı sağladıkları müddetçe daima ileri gitmişler ve hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir. İslâm'a sırt verip, tefrikaya düştükle­rinde de hezimete ve zillete düçâr olmuşlardır. Sekiz asır gibi uzun bir zaman ilim ve irfan yuvası ve medeniyetin beşiği olarak yaşayan güzel Endülüs'ü yıkan, Türkiye topraklarının en az beş misli kadar geniş olan Türkistan'ı Komünist Rusya ile Çin'e ve Müslümanların ilk kıblesi olan Kudûs-i Şerifi Yahudilere peşkeş çeken tefrika ve iman zaifliği değil midir? İslâm âlemini asırlarca ayakta tutup, birliğini sağlayan ve haçlıların saldırılarına karşı sed çeken Osmanlı devletini dilim dilim eden ve Afganistan'ı kanlara boğan, yine ilhad ve tefrika değil midir?

Bu ürkütücü manzarayı seyreden Müslümanın üzülmemesi ve ağlama­ması mümkün müdür? Bu Cennet gibi İslâm toprakları hiç unutulur mu? İçinde yaşadığımız bu zillet ve esaretten kurtulmanın tek çâresi vardır, o da iman ile Hakk'a dönüp, birliği ve tesanüdü sağlamak ve tefrikayı ortadan kaldırmaktır. Bunun için çalışmak ve tefrika düşmanı ile cihad etmek, her mü'minin özellikle her davetçi ve mürşidin vazifesidir.

Bu vazifeyi ifa etmek için, memleketimizde İslâm'a hizmet etmek husu­sunda büyük gayret sarf eden muhterem kardeşimiz Mehmed Kırkıncı Hoca Efendi, uhûvvet-i İslâmiye heyecanı içinde, şu kıymetli kitapta bu mevzuu işlemiş, birlik ve tesanüdün ne kadar ehemmiyetli, tefrika ve ihtilâfın ne kadar büyük bir cinayet olduğunu tatlı bir üslûb ile ifade etmiştir. Allah kendisinden razı olsun. Yüce dinimize hizmet etmek hususunda, kendileri­ne muvaffakiyetler diler, İslâmî sahada daha nice faydalı kitaplar yazmasını Allah'tan niyaz ederim.

12.9.1987
Halil GÖNENÇ
Fatih

*Halil Gönenç Hocaefendi'nin Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin İslam'da Birlik adlı eserine yazdığı takrizdir.

http://www.mehmedkirkinci.com/index.php?s=article&aid=1110

 Dipnotlar:
1 Buharı, Müslim, EM Dâvud, Tirmizî, İbnu Mâce
2 Tirmizî
3 Tirmizî, Ebû Dâvud
4 Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvud
5 Ebû Dâvud, Tirmizî.
6 Enfâl, 46.
7 Tirmizî.
8 Taberânî.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok

BİZ DE RAHATSIZIZ

BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla

"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları

Onu(Kur’an’ı) Ruh-ul Emin(Cebrail), inzar edenlerden olasın diye, kalbine apaçık Arapça olarak indirmiştir.

Şuara:193-195

GÜNÜN HADİSİ

Gerçek Müslüman

Müslüman, dilinden, elinden müslümanlar selâmette kalan kimsedir. (Buhari, Kitabü'l İman -Abdullâh b. Amr b. Âs)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 1772) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 1534) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI