Cevaplar.Org

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-13

Biz, tekrar yeryüzünün kutsal topraklarına; bahse başladığımız yere dönelim: Yemenî kastediyoruz.. Hicretin beşinci asrının ortalarında, Yemen, Abbasi Halifelerinin hakimiyeti tesirine geçmiş ve Mısır Fâtimilerinin de kontrolu altında bulunuyor


Seyyid Süleyman Nedvi

.

2010-06-06 13:15:49

Biz, tekrar yeryüzünün kutsal topraklarına; bahse başladığımız yere dönelim: Yemenî kastediyoruz.. Hicretin beşinci asrının ortalarında, Yemen, Abbasi Halifelerinin hakimiyeti tesirine geçmiş ve Mısır Fâtimilerinin de kontrolu altında bulunuyordu.. Şöyle ki, Yemende bulunan Hazar’da, Kadı Sâlihin yaşlı hânedanı yaşamakta idi. Fâtimilerin sağ kolu, Ziyad adında biri oraya geldi. Ve Ali bin Muhammed Sâlih adında genç bir adamı İsmaîlî mezhebine salik etti. Ali, İkbalperest, harîs meziyetli, fakat maceracı bir genç olarak gelişti. Ziyad’ın güzellikte, akılda ve bilgide eşsiz olan kızı Esma ile evlendi. Böylece çok becerikli iki kabiliyet, ulvî bağlarla birbirine bağlandı. Ve bundan da Yemen hanedanı şeref buldu. Bunların sağlam dirayetleri ve cüretkâr teşebbüs kabiliyetleri sayesinde Yemen’e hâkim oldular.

Esma, daima savaşlarda kocasına düşman karşısında arkadaşlık etmiştir. Bir defasında, kocasiyle birlikte Mekkeye gitmekte iken ansızın bir düşman hücumuna uğradılar. Muhafızları bertaraf edilen bu mümaileyhâ düşmana esir düştü. Uzun bir müddet hapishanede kaldı. Fakat kurnazca bir hileyle kurtulmaya muvaffak oldu. Kendisine dilenci kıyafetiyle gelen bir Postacı aracılığı ile ekmek kabukları içerisinde oğluna gizli bir mektup ulaştırabildi. Bunu alan oğlu silâhlı bir birlikle oraya geldi. Böylece anasının kurtuluşunu temin etti. Esma yaşadığı müddetçe Yemenin hâkimi olarak saltanat sürdü, ve hicretin dörtyüz doksanyedinci yılında öldü.

Esma kendi terbiyesi altında iki kahraman kadın daha yetiştirdi: Kızı Fatma ve gelini Seyyide.

Fatma’nın kocası bir başkasıyla da evlenince, o da kocasından boşandı. Ve anasına gizlice kendisine yardım edecek silâhlı bir kuvvet göndermesi için bir mektup yazdı.. Yardım oraya ulaştıkça, o bir erkek kıyafetiyle o beldeyi meçhul bir yere müteveccihen terk etti.

Ölen kaynanasının yerine Yemen hâkimi olarak gelini Seyyide kaim oldu. Seyyide’nin kocası Mükerrem, kendisini şehvete, sefahata kaptırmış gevşek karakterde bir adamdı. Seyyide ülkeyi fevkalâde iyi idare etmiş; muazzam binalar yaptırmış, kasabalar kurmuş, akınlar yapmış ve düşmanı, kılıç ile siyasetin her ikisini de kullanarak dize getirmiştir. Fâtimilerden gelen mektuplarda kendisine çok hürmetkâr hitaplar kullanılmıştır.

İslâm tarihinin sahifelerini karıştırırsak; diğer İslâm devletlerinde ve yüzlerce Müslüman hânedanında İran, Türkistan, Fas, Afrika ve İspanya’da mebzulen Bahadır İslâm kadınları olmasına rağmen biz, bu küçük tetkikimizde onlara yer vermedik. Burada, Müslüman kadınının fizik üstünlüğünden fazla yer tutan moral üstünlük ve cesaretinin örneklerini zikretmekten kendimizi alamıyoruz. İslâmın ilk devirlerinde pek çok Müslüman kadın imân ve dinleri için büyük meşakkatlere katlanmışlar, fakat doğruluktan ayrılmamışlardır. Sümeyya, faal bir mücahit olan Ammar bin Yâsir’in anası idi. Bu kadın Ebu Cehil tarafından İslâmiyeti kabul etti diye mızrakla öldürülmüştür. Ümmi Fakih de başka bir kadın mücahittir. Ömer İbni Hattab İslâmiyeti kabul etmeden evvel Ümmi Fakîh’i yoruluncaya kadar insafsızca döverdi ve şöyle söylerdi: “Sana acıdığımdan değil, kendim yorulduğum için şu anda seni dövmekten vazgeçiyorum”. O ise, metanetle şöyle cevap verirdi: “Ömer! Eğer sen İslâmiyeti kabul etmeden kalırsan, Allah, bu merhametsizliğinden payına düşen cezayı verecektir.” Zahîre, İslâmı kabulünden dolayı eza ve cefaya maruz diğer bir kadın mücahittir. Ebu Cehil onu kör oluncaya kadar dövdü. Nadiye ve Ümmi Abis de, İslâm itikatlarından rûcû etmedikleri için her türlü eza ve cefâya maruz kalmış kadın mücahitlerdendir.. Hicazda Emevîlere muhalefet olarak Abdullah bin Zübeyir rakip bir Halifelik kurmuştu. Haccac, kuvvetli bir ordu ile ona hücum etti.. Abdullah’ın taraftarları –çok azı müstesna- onu terk ediyorlardı.. Bu durumda Haccac’la uzlaşmak için Abdullah, anasına müsaade almaya gitti. Bahadır ana, ona şöyle cevap verdi: Yavrum! Eğer hatada isen bu uzlaşmayı çok daha önceden yapmalı idin. Fakat eğer doğru yolda isen, peşinden gelenlerin azlığından cesaretini kaybetmemelisin! Hak için savaşmak bizatihi kendisi bir zaferdir.”

İbni Zübeyir, zırhlarını giymiş olarak veda için anasına geldi.. Anası onu kucakladı.. ve o anda vücudünde bulduğu sertliğin sebebini sordu. O, çift zırha büründüğünü söyledi. Bunun üzerine anası; “Allah’ın adına şehit olanların yaptı böyle değildir..” deyince.. o da zırhı çıkardı. Anası devamla “Bir keçi kesilince derisi yüzülürken az acı duyar” dedi. Ve böylece oğlunu hak yolunda fedâ edilmek üzere savaşa yolladı.

 

Sonra İbni Zübeyir şehit oldu. Haccac onun cesedini yolun kenarına asmıştı. Birkaç gün sonra Esmâ oradan geçerken oğlunun cesedini gördü. Bu acı sahne karşısında çok sarsılabilirdi.. Fakat o çok sâkin, aldırmadan yürüdü.. Mânalı mânalı cesedi gösterdi.. “Binici olsaydı atından inmezdi” dedi.

Bunun gibi zerafet, cesaret ve mertlik örneklerini başka nerede bulabiliriz?

Okurlarımıza veda etmeden önce, onlara son Gırnata Sultanı Ebu Abdullahın kayalar üzerindeki kalesini Hıristiyan fâtihlere –âdeta eliyle- teslim ederken geçen bir sahneyi sunmak istiyoruz:

Bu sırada o, altı yüz yıl İslâm hâkimiyetinde kalmış olan, şehre doğru bakıyor ve gözlerinden yaşlar akıyordu. Sultanın anası da yanıbaşındaydı.. Oğluna hemen şöyle söyledi:

“Erkekler gibi müdafaa edemediğin bir şey için elbet kadın gibi ağlıyabilirsin..”

Bu sâde cümle, ciltlerle mertlik ve bahadırlık ifade eder… İşte bütün bunlar, Müslüman kadınının târihte başardığı işler hakkında bir bakıştan ibarettir. Bakalım zamanımızın Müslüman kadınları tarihe kaydedebilecek NE BIRAKACAKLAR?...

Seyyid Süleyman Nedvî, Müslüman Kadınların Kahramanlıkları, Fatih Matbaası, Çeviren Ramazan Yıldız, İstanbul-1967, s. 58-63.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

CENNET KADINLARININ SEYYİDELERİ

CENNET KADINLARININ SEYYİDELERİ

İbn-i Abbas (r.a) şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dört çizgi çizd

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-13

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-13

Biz, tekrar yeryüzünün kutsal topraklarına; bahse başladığımız yere dönelim: Yemenî kaste

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-12

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-12

Nizam Şah hanedanı, Ahmet Nagar’da aşağı yukarı bir tam ve çeyrek asır hüküm sürmü

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-11

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-11

Mirza Hadi, Tuzk-i Cihangiri’nin sonlarında ahlâken bazı skandallar yapmasına rağmen bir

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-10

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-10

Timur’un Hindistan’ı fethi, Zahiruddin Şah Babur ile başlayan Moğolların muhteşem

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-9

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-9

İslâm’ın, tarihî zaferlerinden bahsedilirken, Hindistan umumiyetle zikredilmez. Fakat biz

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-8

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-8

Hicretin 139. yılında, Mansur’un hilâfeti sırasında Rum Kayseri, Malatya şehrine saldır

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-7

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-7

Hicretten 77 yıl sonraydı.. Halife Abdülmelik, Haccac’ı Irak valiliğine getirdi. Bir hâr

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-6

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-6

Cemel vak’asında Hz. Âişe’nin (R.A.) Hz. Ali (R.A.) karşısındaki mücadelesi hiç

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-5

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-5

Müslümanlar “Meysen” savaşında çok ustaca taktikler kullandılar. Meysenlileri Dicl

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-4

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-4

Hazreti Ömer’in devri boyunca İslâm, iki çetin düşmanla savaşmağa mecbur olur.. Romal

Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.

Şûra, 43

GÜNÜN HADİSİ

"Cebrail, bana komşu hakkında o kadar ısrarlı tavsiyelerde bulundu ki, onu mirasçı yapacak sandım."

Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI