SAİD-ÜL NURSÎ (BEDİÜZZAMAN) NE OLACAK?
Memleketimizde cereyan eden bazı işler ve haller vardır ki, insan, bunların imkân âleminde geçip gitmediğini anlamak için, beynini, kalbini, gözlerini ve kulaklarını muayene ihtiyacındadır. Öyle bilinmez, öyle inanılmaz, öyle görülmez, öyle du
Memleketimizde cereyan eden bazı işler ve haller vardır ki, insan, bunların imkân âleminde geçip gitmediğini anlamak için, beynini, kalbini, gözlerini ve kulaklarını muayene ihtiyacındadır. Öyle bilinmez, öyle inanılmaz, öyle görülmez, öyle duyulmaz işler!
Bir Said-ül-Nursî (Bediüzzaman) vardır. Son derece muhterem ve muazzez bir din adamıdır. En ileri yaşlardan birinde, mübarek bir ihtiyardır. Dinin ruhi ve ahlâkî kıymetlerini, ince ve derin hikmetlerini en mücerret ifadeyle yazarak, anlatarak, neşretmekten başka bir fazileti yahut günümüzün tabiriyle kabahati yoktur.
"Nur Risalesi" isimli de, bir seri makale ve mektuptan ibaret, birkaç ciltlik, resmen basılmamış bir eseri mevcuttur. Bu zavallı, yıllardan beri, kanunsuz, hakikatsiz, mesnetsiz, isbatsız olarak hapishane köşelerinde çürütülmektedir. Zira tek suçu bulunduğu muhitlerde halkın kendisine gösterdiği büyük saygı ve itibardır:
-Vay, tarikat kuruyorsun, gizli cemiyet tesis ediyorsun! Dini siyasete alet ediyorsun, fesat çıkarmaya çalışıyorsun!
Vesaire vesaire…
Vaktiyle Eskişehir'de muhakeme edilmiş, hüküm yemiş, çilesini doldurmuş, uzun zaman göz hapsi altında yaşamış, sonra tekrar yakalanmış, Denizli'de muhakeme edilmiş, oradan da kurtulmuş, derken aynı fiilinden dolayı tekrar Afyon'da muhakeme edilerek yıllardan beri zindanlarda çürütülmüştür. Hâlbuki kanun sarihtir: Bir fiilden muhakeme edilmiş ve hüküm almış bulunan bir adam, başka bir mahkeme tarafından ve aynı fiil veya isnat etrafında tekrar muhakeme edilemez. Bunun ne akıl, ne hayal, ne rüya kabul edebilir.
Fakat Said-ül-Nursî mevzuunda, bu, olmuştur. Nihayet muhterem zat, 1 sene 8 aya mahkûm edilerek, ancak, bu müddeti hapishanede doldurduğu için tahliye edilebilmiştir. Temyiz Mahkemesi ise aynı fiilin ikinci bir muhakemeye mevzu teşkil edemeyeceği ifadesiyle hükmü bozmuştur. Şimdi yine muhakeme edilecek, fakat neticede beraat de etse, mahkûm da olsa çekmiş olduğundan daha fazla bir şey çekemeyecek ve kaybını ona kimse tazmin edemeyecektir.
Bu ne haldir? İlim ve faziletinden başka hiçbir suçu olmayan ve gizli cemiyetle, tarikatla, siyasetle hiçbir alâkası bulunmayan bu zat, mevsimlerce, her noktasından rutubet muslukları akan beton bir hücreye kapatılmış ve "Şu odaya bir soba kuralım da, rutubeti çeksin!" diye müracaat eden bazı merhamet ve alâka sahiplerinin teklifleri reddedilmiştir.
Bu ne haldir? Bu vatanın mukaddesatına, tarihine, istiklâline, istikbaline, maddî ve mânevî ırzına musallat komünistlik liderlerini müdafaa sesleri çıkarken, bütün bu ölçülerin bir zübdesi ve âbidesi halindeki mübarek bir ihtiyarı müdafaaya cüret edebilecek ağız kalmamış mıdır?
Abdurrahim Zapsu
Büyük Doğu Mecmuası
4 Kasım 1949
Not: Abdurahim Zapsu Beyefendi, 1309'da Van'ın Başkale kazasında doğdu. Baba tarafından Seyyid Abdülkadir Geylani'ye, anne tarafından Hz. Abbas'a dayanır. Kendileri Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin kardeşi Seyyid Taha'nın icazetli bir talebesidir. Ayrıca Ankara Maliye meslek lisesinden mezun olmuştur. İstanbul İlahiyat Fakültesinin de son mezunlarındandır. Üstad Bediüzzaman'la beraber Birinci Cihan Harbinde Ruslara karşı mücahede etmiş ve esir düşmüştür. Hazar Denizinde Nangün adasındaki esaretinden firar ile evvela Bakü'ye, sonradan binbir meşakkatle İstanbul'a firar etmiştir. 15 sene muallimlik, 15 sene maliyecilik yapmış, Ehl-i Sünnet mecmuası adıyla ilmi ve dini bir dergi çıkarmıştır. Bu mecmuada Bediüzzaman'ın Rus Kafkas kuvvetleri komutanı karşısında ayağa kalkmama hadisesini ilk defa kamuoyuna o duyurmuştur. Çok iyi derece Arapça, Farsça, Rusça ve Almanca bilen merhum, 1958'de dar-ı bekaya rıhlet etmiştir. Allah Rahmet eylesin. Amin.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im
HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi
YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok
BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla
"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr
MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları
MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR

Hak mezheblerde akıl ve mantığın tasdik etmediği hiçbir mes’ele yoktur. Çünkü onların n
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
- “OKUMADAN OLMAZ”
- İBRETLİ BİR HATIRA
- NAZIM HİKMET “MUHTEŞEM ÜSTÜ MUHTEŞEM BİR ŞAİRDİ!”
- NÂZIM HİKMET PUTU
- NAZIM HİKMET’E SAYGI
- BEDİÜZZAMAN FOBİSİ
- BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.
AL-İ İMRAN,134.AYET
GÜNÜN HADİSİ
Kurban hakkında
"Kim gönül hoşluğu ile,sevabını Allah'tan umarak kurbanını keserse,o kurban onu ateşten koruyan bir perde olur"Tergib ve Terhib:2/155
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doğum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât t...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuş yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yak...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...