Cevaplar.Org

HZ. ÜMMÜ SÜLEYM BİNTİ MİLHÂN (R.ANHA)

“Ben cennete girdiğimde önümde bir ayak sesi işittim. Bir de baktım ki Rumeysa Binti Milhan orada!” Resûlullah (s.a.s)


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-01-22 03:20:28

"Ben cennete girdiğimde önümde bir ayak sesi işittim. Bir de baktım ki Rumeysa Binti Milhan orada!" Resûlullah (s.a.s)

BABASI:

Milhân İbni Hâlid. Medine'lidir ve Neccaroğulları'ndandır.

ANNESİ:

Ebu Ömer (b. Abdilberr), onun nesebini İbnu's-Seken'in kitabından nakletmiş fakat şöyle demiştir: "Annesinin adı Müleyke idi." İbnu's-Seken'in kitabında ise annesinin adı: "Uneyka" şeklinde geçer. İbn Fethun da bu konuda ikaz etmiştir. Muhtemelen Ebu Ömer bunu İbn Sad'dan nakletmiştir. Zira İbn Sad onun annesinin adını: Müleyke Binti Malik bin Adiy bin Zeyd bin Menat şeklinde zikretmiştir.

NESEBİ:

Rümeysa Binti Milhân bin Halid bin Zeyd bin Haram bin Cundeb bin Âmir bin Ganim bin Adiy bin en-Neccar el-Hazreciye en-Neccariye el-Ensariyye.

Selmâ Binti Zeyd'in baba tarafından torunudur. Selmâ da Abdulmuttalib'in annesi olduğuna göre, dede tarafından Resûl-i Ekrem'in (s.a.s) büyük teyzesi oluyor.

KÜNYE VE LAKABLARI:

Künyesi Ümmü Süleym'dir.

BAZI ÖZELLİKLERİ:

v Resûl-i Ekrem (s.a.s), Ümmü Süleym'e büyük bir hürmet ve muhabbet beslerdi. Onun için onu daima ziyaret ederdi.

v O'nun evi önemli olaylara ev sahipliği yapmıştı. Resûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz, Mekkeli bir muhacir ile Medineli bir Ensar'dan oluşan kardeşlik anlaşmasını Ümmü Süleym'in evinde gerçekleştirmiştir.

v Ümmü Süleym, diğer sahabe hanımlar gibi harplerin çoğuna iştirak etmiş, her birinde önemli hizmetler etmişti. Uhud, Hayber, Huneyn savaşlarına katılmış, çarpışmış, su taşımış ve kırba dikmiştir. Bkz.: Müslim (3/1442-44)

v Savaşlara katıldığında askerlere yardım etmekle kalmamış, aynı zamanda savaşmıştır da. Üstelik Abdullah İbni Ebu Talha'ya hamile iken Huneyn savaşına iştirak etmiştir.

v Hz. Ümmü Süleym tam bir hizmet insanıydı. Arabistan'ın çeşitli yerlerinden, bölge ve eyaletlerden bölük bölük insanlar Hz. Peygamber'e (s.a.s) geliyorlardı. Ümmü Süleym'in (r.anha) evi de misafirhane gibiydi. İnsanları kendi evinde ağırlıyordu.

v Ebu Talha ile yaptığı izdivaç, İslâm tarihinde ilk defa bir müşrikin Müslüman olmasına karşılık yapılmış bir izdivaçtır.

v Kadere tam manasıyla teslim olan, sabırlı ve metanetli bir kadındı. İkinci eşi Ebu Talha'dan doğan çocuğu Ebu Umeyr vefat ettiğinde bunu eşine hemen duyurmadı; Ebu Talha oruçluydu: "Şayet oğlunun öldüğünü duyarsa üzüntüden yemek yiyemez, daha da perişan olur" düşüncesiyle bu acıya sabretmiş, söylememiştir. Bu onun aynı zamanda Allah'ın kaderine olan teslimiyetini de gösterir.

v Akıllı, yüksek görüşlü, bilgili bir hanımefendi idi. Ayrıca hadis ilmini de iyi derecede biliyordu. Birçok meseleleri kendisine sorarlardı. O da meseleleri halleder ve mükemmel cevaplar verirdi.

v Mü'minlerin annesi Hz. Safiyye'yi (r.anha), Efendimiz'e (s.a.s) gelin olacağı zaman Ümmü Süleym zifafa hazırlamıştı.

HAYATI

Hz. Ümmü Süleym'in gerçek ismi hakkında çeşitli ihtilaflar vardır; Sehle, Rumeyle, Rumeyse, Muleyke, el-Gumeysa veya er-Rumeysa olduğu söylenmiştir.

Ümmü Süleym (r.anha) Resûlullah Efendimizin hizmetinde bulunan Enes bin Malik'in annesidir. Cahiliye devrinde Enes'in babası Malik İbni Nadr ile evlenmiştir. Hz. Enes'te cahiliye devrinde dünyaya gelmiştir. Ümmü Süleym'in mutlu bir evliliği yoktu. Kendisi ikinci Akabe'de İslâm'a intisab edip o zaman küçük bir çocuk olan oğlu Enes'e de kelime-i şehadet öğretince eşi Malik çok sinirlenmiş ve: "Benim çocuğumu dinsiz ediyorsun" deyip Şam taraflarına gider ve yolda bir düşmanı tarafından öldürülür.

Ümmü Süleym dul, Enes'de yetim kalmıştı. Evlilik teklifleri geliyordu fakat O: "Enes yetişip meclislerde söz sahibi oluncaya kadar evlenmeyeceğim." diyordu. Şüphesiz henüz küçük olan oğlu Enes'in üvey baba elinde incinmesini istemiyordu. Bu vefakâr anne bu yüzden evliliğini ertelemişti.

Hz. Enes büyüyünce Ensar'dan Ebu Talha, Ümmü Süleym'e evlenme teklifinde bulunur fakat Ümmü Süleym onu da kabul etmez. Sebep ise Ebu Talha'nın Müslüman olmamasıdır. Ümmü Süleym ona cevap olarak: "Ben seni istememezlik etmem, senin gibisi reddolunmaz. Ancak sen müşriksin, ben ise Allah'a şükürler olsun müslümanım. Eğer Müslüman olursan mehirimi de sana bağışlarım. Bilmez misin ki, senin taptığın tanrı yerden biter, sonra onu dülger yontar? Bu halde sen bir tahta parçasına tapmaktan utanmıyor musun?" demiştir. Ebu Talha bu imanlı ve zeki kadının sözleri üzerine Müslüman olur ve evlenirler.

Resûl-i Ekrem'in (s.a.s) Medine'ye hicretinden sonra, Ensar Efendimize çeşitli hediyeler takdim ediyorlardı. Ümmü Süleym verecek bir şeyi olmadığı için o sırada 10 yaşında olan oğlu Enes'i Huzur-u Saadet'e götürüp: "Ey Allah'ın Resûlü! Bunu, size hizmetkârlık etmekle şereflensin diye getirdim. Benim oğlum ve sizin hizmetkârınızdır, ona dua buyurun" demişti. Peygamberimiz (s.a.s) ise: "Allah'ım! Onun malını ve çocuklarını çoğalt. Ona her ne verirsen bereketli kıl" diye dua buyurmuştu. Peygamberimizin bu duası gerçekleşmiş Hz. Enes Ensar'ın en zenginlerinden biri olmuş, 103 yaşına kadar yaşamış ve seksen evladı dünyaya gelmişti.

Ümmü Süleym'in oğlu Hz. Enes'ten başka, Ebu Talha'dan doğan iki çocuğu olmuştu. Bir tanesi ki adı Ebu Ümeyr idi, küçük yaşta vefat etmişti. Yukarıda da geçtiği üzere Ebu Ümeyr vefat edince, Hz. Ümmü Süleym üstün bir metanet örneği sergilemişti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz: "Yâ Rabbi bunun daha iyi bir karşılığını Ebû Talha'ya itâ kıl" buyurarak dua ettiler. Ondan sonra Abdullah doğmuş ve Resûl-i Ekrem (s.a.s) himayesine almıştı. Abdullah'da ağabeyi Hz. Enes gibi çok hayırlı bir Müslüman ve ileri gelen bir şahsiyet olmuştu.

Abdullah doğduğu zaman Resûl-i Ekrem (s.a.s) çocuğu istetti, Hz. Enes kardeşini Resûlullah'ın huzuruna getirmişti. Abdullah'ı kucağına alan Allah Resûlü, Acve hurmasını mübarek ağzında ezmiş ve bebeğin ağzına koymuştu. Bebek hurmayı yavaş yavaş emmeye başlayınca gülümseyen Allah Resûlü: "Medinelidir, hurmayı sever" diyerek latife yapmış ardından da Abdullah'a dua etmişti.

Resûlullah Efendimizden 14 hadis rivayet etmiştir.

Hakkında bu kadar bilgi ve hadîse ulaştığımız bu mübarek hanım sahabenin maalesef vefat tarihi belli değildir. Mevlanâ Niyaz onun büyük ihtimalle Hulefa-i Râşidinin hilafetlerinin ilk zamanlarında vefat ettiğini yazar.

HAKKINDAKİ HADİSLER:

v Bir hadisi şerifte Ümmü Süleym (r.anha) hakkında: "Ben cennete girdiğimde önümde bir ayak sesi işittim. Bir de baktım ki Gumeysa Binti Milhan orada!" buyrulmuştur. Diğer rivayette:
"Cennete girdim ve ne göreyim? Ebu Talha'nın hanımı Rumeysa" şeklinde gelmiştir. buhârî (4/198) Müslim (s. 1908) Ebu Nuaym Hilye (2/57)"

v Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "(Annem) Ümmü Süleym, Huneyn savaşı sırasında bir hançer temin etmişti, yanından ayırmıyordu. Resulullah (s.a.s) (hançeri görünce) sordu: "Ey Ümmü Süleym, şu da ne?" "Bunu, müşriklerden biri bana yaklaşacak olursa karnına saplamak için temin ettim!" dedi. Resûlullah (s.a.s) bu söz üzerine gülmeye başladı. Ümmü Süleym: "Ey Allah'ın Resulü, sizinle olup da şu Tuleka'dan hezimete uğrayan bizim dışımızdakileri öldür!" dedi. Resulullah (s.a.s): "Ey Ümmü Süleym, şurası muhakkak ki Allah bize kâfi geldi ve iyi yaptı" buyurdu." [Müslim, Cihad 134, (1809); Ebu Davud, Cihad 147, (2718).]

v Hz. Âişe (r. anha) anlatıyor: "Resûlullah'a, "bir kimse elbisesinde ıslaklık bulsa, ancak ihtilam olduğunu hatırlamasa (yıkanması gerekir mi?)" diye sorulmuştu. "Evet, yıkanmalıdır!" diye cevap verdi. Sonra, ihtilam olduğunu görüp de, yaşlık göremeyen kimseden soruldu: "Ona gusül gerekmez" dedi. Ümmü Süleym (r.anha) sordu: "Bunu kadın görecek olursa, kadına gusül gerekir mi?" Buna da: "Evet! Kadınlar, erkeklerin emsalleridir!" diye cevap verdi." [Ebu Davud, Taharet 95, (236); Tirmizi, Taharet 82, (113).]

v Yine Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: "Ümmü Süleym (r.anha) Resûlullah'a (s.a.s): "Rüyasında, erkeğin gördüğünü gören kadın hakkında sorarak, gusül gerekip gerekmeyeceğini öğrenmek istedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!, suyu görürse!" cevabını verdi. Aişe (r.anha) (Ümmü Süleym'e yönelip) "Allah hayrını versin (neler söylüyorsun?)" diye ayıpladı. Resûlullah (s.a.s) (Âişe'ye yönelerek): "Ey Âişe, bırak onu, (dilediğini sorsun!) öyle olmasa (çocuklarda anne tarafına) benzerlik olur mu? Kadının suyu erkeğin suyuna üstün gelirse, çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine üstün gelirse, çocuk amcalarına benzer" buyurdular." [Müslim, Hayz 33, (314); Muvatta, Taharet 84, (1, 51); Ebu Davud, Taharet 96, (237); Nesai, Taharet 131, (1, 112,113).]

v Hz. Enes (r.a) buyurdular ki: "Ebu Talha, Ümmü Süleym (r.anha) ile evlendi. Aralarındaki mehir müslüman olmaktı. Ümmü Süleym, Ebu Talha'dan önce müslüman olmuştu. Ebu Talha, Ümmü Süleym'i istetince, Ümmü Süleym: "Ben müslüman oldum, sen de müslüman olursan evlenirim" dedi. Bunun üzerine o da müslüman oldu. Ümmü Süleym'in mehir olarak istediği şey müslüman olması idi." [Nesai, Nikâh 63, (2,114).]

v Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.s) Zeyneb (r.anha) ile evlenmişlerdi ki, annem Ümmü Süleym bana: "Resûlullah'a (s.a.s) bir hediyede bulunsak" dedi. Ben kendisine: "Bir şeyler yap!" dedim. Bunun üzerine hurma ve yağ ve keş getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla yemek yaptı ve benimle gönderdi. Resûlullah'a (s.a.s) götürdüm. "Yemeği bırak!" dedi. Sonra bana emredip: "Bana falancaları çağır" dedi ve teker teker isimleri söyledi. Ayrıca: "Kime rastlarsan çağır" diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra döndüm. Ev insanlarla dolmuştu. Resûlullah (s.a.s) elini mezkûr yemeğin üzerine koydu ve Allah'tan başka kimsenin bilmedi bir şeyler söyledi. Sonra cemaati onar onar çağırdı. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (s.a.s) yiyenlere: "Yemeğe Allah'ın ismini zikrederek başlayın! Herkes önünden yesin!" dedi. Bu hal herkesin yemekten yeyip dağılmasına kadar devam etti. Sonunda çıkanlar çıktı. Bazıları da kalıp sohbete devam ettiler. Bir müddet sonra Resûlullah da (s.a.s) çıkıp hücrelere doğru yürüdü. Peşi sıra ben de çıktım ve: "Davetliler gitti artık!" dedim. Resûlullah (s.a.s) evine geri döndü (ve derhal vahiy alameti olan) örtüyü üzerine çekti. Bu sırada ben hücrede idim. (Vahiy hali geçince) O (s.a.s) şu vahyi okuyordu: "Ey iman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine -yemeğe davet olunmaksızın, vaktine de bakmaksızın- girmeyin. Fakat davet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yiyince dağılın. Söz dinlemek veya sohbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu Peygamber'e eza vermekte, o sizden utanmaktadır. Allah ise, hak(kı açıklamak)tan çekinmez." (Ahzab 53). [Buhari, Tefsir, Ahzab 8, Nikâh 67, 64, Et'ime 59, İsti'zan 10, 33, Tevhid 22; Müslim, Nikâh 89, (1428); Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3215, 3216, 3217).]

v Hz. Enes (r.a): "Resûlullah (s.a.s) cemretu'l-Akabe'ye geldi, taşlarını attı, sonra Mina'daki menziline (konakladığı yere) geldi ve kurbanını kesti. Sonra berbere: "Al!" dedi ve sağ yanını işaret etti. Sonra sol tarafını işaret etti, sonra (kesilen saçları) halka vermeye başladı."
Bir rivayette şöyle denir: "Sağ yandan kesileni sağındakilere, sol yandan kesileni de Ümmü Süleym'e verdi." [Buhari, Vudu 33; Müslim, Hacc 323, (1305); Tirmizi, Hacc 73, (912); Ebu Davud, Menasik 79, (1981).]
Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Sol taraftan kesilenleri Ebu Talha'ya verdi ve ona: "Bunu halka dağıt" diye emretti."

v Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "(Annem) Ümmü Süleym, Resûlullah (s.a.s) için yere bir post serer, O da üzerinde kaylule (öğle uykusu) kestirirdi. Aleyhissalatu vesselam uyanınca annem O'nun terini ve kıllarını toplardı. Bunları bir şişede toplar, sonra onu sürünme maddesine katardı."
Ravi devamla der ki: "Hz. Enes (r.a) muhtazar (can çekişme halinde) olunca kefenine sürülecek hanuta bundan katılmasını vasiyet etti." [Buhari, İsti'zan 41; Müslim, Fezail 84, (2331); Nesai, Zinet 119, (8,218).]

v Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Ümmü Süleym (r.anha) dedi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Hadimin Enes için Allah Teâlâ Hazretlerine dua ediver!" Bunun üzerine şu duayı yapıverdi: "Allahım, onun malını, çocuklarını çoğalt ve ona verdiklerini hakkında mübarek kıl!" [Buhari, Da'avat 19, 26, 47, Savm 61; Müslim, Mesacid 268, (660), Fezailu's-Sahabe 141, 142, (2480, 2481); Tirmizi, Menakıb, (3827, 3828).]

v Nebîler Nebîsi (s.a.s), Ümmü Süleym'e şöyle demiştir: "Sabret! Allah'a yemin ederim ki yedi günden beri Muhammed'in ailesinin elinde yiyecek bir şeyi yoktur. Üç gündür çömlek kazanların altında ateş yanmadı! Vallahi Allah'dan bütün Mekke dağlarını altın yapmasını isteseydim, duamı gerçekleştirirdi!"

v Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: "Uhud Harbi'nde İslâm ordusu yenilgiye uğramış ve askerlerin büyük bir kısmı dağılmıştı. Vallahi, o gün Ebû Bekir'in kızı Âişe ile annem Ümmü Süleym'i şöyle görmüştüm: Paçalarını sıvamışlardı, o kadar ki ayak bileklerindeki halhalları görünüyordu. Kırbalarla su taşıyor, askerlere su dağıtıyorlardı. Sonra, gidiyor, kırbaları tekrar doldurup getiriyorlar, askerlere içiriyorlardı."

v Resûlullah'a (s.a.s), Ümmü Süleym'in evini sık ziyaret etmesinin sebebini sordular. Buyurdu ki: "Ben Ümmü Süleym'e acıyorum. Çünkü onun erkek kardeşi (Haram Bin Milhan) bana yardım ederken şehid oldu" Buhârî (3/214) Müslim (s. 104) İbni Sa'd Tabakat (8/428) Cem'ül Fevaid (8993) Zehebî Siyeru A'lamin Nubela (2/306) İbnul Cevzî Safvetus Safve (2/66)

v Bir ara Resûlullah (s.a.s), hac için Mekke'ye gidiyorlardı. Ümmü Süleym'e buyurdular ki: "Ey Ümmü Süleym! Bu sene bizimle hacca gelir misin?" O da: "Yâ Resûlallah! Kocamın iki bineği vardı. Bunlardan birini kendisi, birini de oğlu için alıp hacca gidiyor. Bana binek kalmadı" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s): "Ramazan geldiğinde umre'ye git. Ramazanda yapılan umre, benimle birlikte yapılan bir hac gibidir." buyurdu. İbni Sa'd Tabakat (8/430)

v Ümmü Süleym (r.anha) hasta olarak Resûlullah'ın (s.a.s) evine gitti. Resûlullah (s.a.s): "Ey Ümmü Süleym! Ateşi, demiri ve demirin pasını biliyor musun?" buyurdu. Ümmü Süleym: "Evet ey Allah'ın Resûlü!" dedi. Resûlullah: "Sevin ey Ümmü Süleym! Çünkü eğer sen bu rahatsızlığından kurtulursan, demirin pasından kurtulduğu gibi günahlarından kurtulursun" buyurdu.
Ümmü Süleym (r.anha) iyileşince: "Ey Allah'ın Resûlü! En üstün cihad nedir?" diye sordu. Resûlullah: "Namaza sarıl! Çünkü namaz en üstün cihaddır. Günahlardan (uzak durmak sûretiyle) hicret et. Zira o, en üstün hicrettir." buyurdu.

v Enes bin Malik (r.a) rivayet ediyor: "Resûlullah, Ümmü Süleym'i ziyaret etmiş ve onun evinde nafile namaz kılmıştı. Sonra Resûlullah (s.a.s) buyurdu ki: "Ey Ümmü Süleym! Farz namazları kıldıktan sonra on defa "Sübhanallah", on defa; "Elhamdulillah", on defa; "Allahu Ekber" de ve sonra Allah'tan dilediğini iste. Zira sana; "Evet, evet" denilecektir." Ahmed (3/120), İbni Sa'd Tabakat (8/426), İbnul Cevzî el Hadaik (3/320), İbnul Cevzî Safvetus Safve (2/67).

HAKKINDA SÖYLENENLER:

v "Allah anneme iyi mükâfat versin, bana çok iyi bakıp, beni çok iyi yetiştirdi." Hz. Enes (r.a)

v "Ona Rumeysa veya Gumeysa denilirdi. Enes bin Malik'in annesi, Ebu Talha'nın eşidir." Ebu Nuaym

v "Ensar'dan ilk Müslüman olanlarla İslâmiyete kavuştu" Hâfız İbni Hacer

v "Gayet bilgili ve akıllı bir hatun idi." İbni Esîr

KAYNAK

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir

Âl-i İmran:20

GÜNÜN HADİSİ

İnsanların en fenası, birine ayrı, diğerine de ayrı görünen iki yüzlü insanlardır.

Seçme Hadisler, syf. 101

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI