Cevaplar.Org

HZ. MEYMÛNE (R.ANHA)

“Meymûne bizim hepimizden fazla Allah’ından çekinen ve sılayı rahmi gözeten bir hatun idi.” Hz. Âişe (r.anha)


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2009-08-25 02:03:21

"Meymûne bizim hepimizden fazla Allah'ından çekinen ve sılayı rahmi gözeten bir hatun idi." Hz. Âişe (r.anha)

 

BABASI: 

Hâris b. el-Hazen. 

ANNESİ: 

Hind binti Avf. 

NESEBİ: 

Meymûne binti Hâris, İbni Hazren İbni Becîr İbni Hezm İbni Rüeveybe İbni Abdullah İbni Hilal İbni Âmir İbni Sa'sa'a. 

BAZI ÖZELLİKLERİ:

 

v Hz. Meymûne (r.anha) akıllı ve tedbirli bir kadındı. Resûlullah hakkında fevkalâde hayırhahtı.
 

v Peygamberimiz'in (aleyhissalatu vesselam) nikâhlandığı son hanımıdır.

v Hazret-i Meymûne son derece itikada bağlı ve sağlam akideli bir hanımefendi idi.

v İslam tarihinde savaşanlara yardım etmek gayesiyle kadınlardan bir bölük kurmuş ve bu bölüğün başına da kendisi geçmiştir. Hz. Meymûne Validemiz o savaşlarda yaralılara yardım etmek, ihtiyaçlarını karşılamak için bulunan ilk hemşiredir. Onun kurduğu sağlık ve yardım timi yüzyıllara örnek olacak bir nitelikteydi. Yaralılara yardım ediyorlar, yemek ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Sürekli onların yanında hizmet eden bir bölüğe sahiptiler.

v Efendimizin hanımlarından en son vefat edendir.

 

HAYATI:

 

Asıl adı Berre idi. Berre, "cömert, dürüst, itaakâr" demekti. Efendimiz, "Bir insanın kendini tezkiye etmesi doğru değil" diyerek onun adını Meymûne olarak değiştirmiştir." Resul-i Ekrem'in (aleyhissalatu vesselam) amcası Hz. Abbas'ın eşi Ümmü Fadl ile Hz. Cafer'in eşi Esma'nın kız kardeşidir. 

 

İlk evliliğini Mes'ud bin Amr bin Umeyr es-Sekafi ile yapmıştır. Ondan boşandıktan sonra ise Rühm bin Abdüluzza ile evlenmiştir. Ebû Rühm ölünce dul kalmıştır. Bu esnada 26 yaşında idi ve henüz Müslüman olmamıştı. Ümmü Fadl, eşi Hz. Abbas'tan, dul kalan kardeşini evlendirmesini istiyordu. Bunun için Hz. Abbas'a selahiyet vermişti.

Öte tarafta Hudeybiye Anlaşması yapılalı bir yıl olmuştu ki bu Umre hakkının doğduğu anlamına gelmekteydi. Allah Resulü ve Ashabı Umre için hazırlanıp yola çıktılar. Haber Mekkelilere ulaşmıştı. Müşrikler, Resûlullah ve Ashabının Umre yapmak için Mekke'ye gittiğini bildikleri halde, yine de korkudan dağlara, tepelere ve kuytu yerlere çekildiler. Ve devesi Kasvâ'nın üzerinde bir yıldız gibi parlayan Allah Resulü, Ashabı ile birlikte Mekke'ye muhteşem bir şekilde girdi.

 

Bu etkileyici manzarayı gören Berre (Hz. Meymûne)'nin kalbi İslam'a karşı ısınmıştı. Berre Müslüman olmuştu. Hz. Abbas ise Efendimiz'e (aleyhissalatu vesselam) Berre'den bahsedip, onu övücü sözler söylüyordu. Ve nihayet Hz. Abbas: "Ya Resûlallah! Berre binti Haris, dul kaldı. Onu kendine zevceliğe kabul buyursan olmaz mı?" diye teklifi yaptı. Resûl-i Ekrem'de (aleyhissalatu vesselam) bu teklifi kabul buyurdu.

 

Bu durum karşısında Mekkeliler: "Demek ki, Muhammed hemşehrilerine hâlâ dostluk ve hayır duyguları besliyor." yorumunu yaptılar.

 

Bu evliliği yaptığında da Resûlullah, altmış yaşları civarındadır. Gayesi, yine dul kalan bir kadına yardım elini uzatma, Müslüman olduğu hâlde Mekke'de müşriklerin içinde kalan birini bu sıkıntıdan kurtarma ve Mekkelilere karşı bir jest yapma vardır."

 

Bu güzel haber Berre (Meymûne)'ye ulaştığında devesi üzerinde bulunuyordu, sevinçten: "Deve de, üzerindeki de Resûlullah'ındır" diyerek kendisini Efendimiz'e (aleyhissalatu vesselam) hibe ettiğini açıklamıştır. Ancak Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) dört yüz dirhem mehir vermiştir. Hz. Abbas'da (r.a) nikâhlarını kıymıştır. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) Berre'nin adını Meymûne olarak değiştirmiştir.

 

Peygamber-i Zişan (aleyhissalatu vesselam) Mekke'de bir düğün ziyafeti vermek ister. Bu sayede Kureyş ile aralarındaki gerginliğinde yumuşamasını arzu ediyordu. Peygamberimiz: "İsterseniz, ailemle evlenme merasimi yapmak üzere burada üç gün daha kalayım ve tertipleyeceğim düğün ziyafetine sizi de davet edeyim." diye Kureyş'e teklif götürür. Ancak Kureyşliler bu teklifi kabul etmezler, anlaşmada belirlenen üç gün dolduğu için Mekke'den çıkmalarını isterler. Allah Resûlü Ashabına Mekke'de kimsenin kalmamasına dair emir verir. Mekke'den ayrıldıktan sonra, Tan'îm yakınlarında bulunan Serif mevkiinde Hz. Meymûne ile evlenip zifafa girmiştir.

 

Kendisinden 46 hadis, başka bir rivayete göre 76 hadis rivayet edilir. Bunlardan 7'si muttafikun aleyh, bir tanesi Buhari'de ve 5 tanesi de Müslim'de kayıtlıdır. Diğerlerini başka hadis ve fıkıh kitaplarında yazmışlardır.

 

Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) vefat ettikten sonra, bu mübarek annemiz Efendimiz'in anısına sık sık evlendikleri yere gitmeye başlar. Oraya çadır kurdurarak orada defnedilmeyi vasiyet eder. Onun bu vasiyeti dua yerine geçecektir. Çünkü Mübarek annemiz, Resûl-i Ekrem ile evlendiği Serif'de, 80 yaşında iken mübarek ruhunu Rahman'a teslim etmiştir.

 

Vefatı şu şekilde olmuştur:

Meymûne Bintu'l-Hâris Muaviye İbn Ebî Sufyan devrinde, yeğeni Abdullah İbn Abbas'la birlikte hacca gitti. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra Serîf'te (Resûlullah'ın hicretin yedinci yılında kaza umresinde onunla gerdeğe girdiği sırada, çadırını kurduğu yerde), hicretin elli birinci yılında ölmüştür. Cenaze namazını Abdullah İbn Abbas kıldırmış ve kabrine o indirmiştir. Mü'minlerin annesi Meymûne Bintu'l-Hâris; odasının, yeğeni Abdullah İbn Abbas'a verilmesini vasiyet etmiştir. Tercümanu'l-Kur'an (Kur'an'ın tercümanı) olan Abdullah İbn Abbas orayı, insanlar arasında ilmi yaymak için okul haline getirmiştir."

Cenazesi kaldırılacağı zaman Hz. İbni Abbas (r.a) şöyle demiştir: "Bu, Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) karısıdır. Cenazeyi fazla sallamayın ve edeple yola devam edin."

 

HAKKINDAKİ ÂYETLER:

 

v "Bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık." (Ahzab, 33/50)
Nitekim bu âyetin nüzul sebebinin Hz. Meymûne ile ilgili olduğu belirtilmektedir. Bu konuda merhum Elmalılı Hamdi Efendi'nin eserinde şöyle denmektedir:
"Bazıları Meymûne binti Hâris, Zeyneb binti Huzeymetel-Ensariye, Ümmü Şerike binti Câbir ve Havle binti Hakîm, bu şekilde kendilerini bağışlamışlardı (Buharî, Tefsiru Sureti 33/7, Nikâh, 29.) demiş ise de, İbnü Abbas bunun gerçekten meydana gelmediğini, yani Peygamberin bu şekilde hiçbir kadın ile evlenmediğini söylemiştir."

 

HAKKINDAKİ HADİSLER:

 

v Ebû Râfi' (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ihramsız iken Meymûne (r.anha) ile evlendi. İhramsız olduğu halde onunla gerdek yaptı. İkisinin evlenmesinde aralarında ben elçilik yapmıştım." [Tirmizî, Hacc 23, (841).]

v Meymûne (r.anha) anlatıyor: "Her ikimiz de Seref'te ihramsız iken, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi." [Müslim, Nikâh 48, (1411); Ebu Dâvud, Menâsik 39, (1843); Tirmizî, Hacc 24, (845).] Bu metin Ebu Dâvud'dakidir.
Müslim'de şöyle denmiştir: "Kendisi ihramsız olduğu halde O'nunla Meymûne evlendi." Râvi -ki Yezîd İbnu'l-Esamm'dır- der ki: "Meymûne hem benim teyzemdi, hem de İbnu Abbas'ın teyzesi idi."
Tirmizi'de şu ziyade vardır: "Meymûne (r.anha) ile gerdek yaptığında ihramsız idi. Meymûne Seref'te öldü. Onu, Resûlullah'ın kendisiyle gerdek yaptığı çadırda defnettik."

v Hz. Meymûne (r.anha) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ben hayızlı halde tam hizasında dururken, namaz kılardı. Secde ettiği vakit bazan elbisesi bana değerdi. Humra üzerinde namaz kılardı." Buhari, Salât 21, 19, 107, Hayz 29; Müslim, Mesacid, 273, (613); Ebu Davud, Salât 91, (666); Nesai, Mesacid 44, (2, 57)

v İmrân İbnu Huzeyfe (r.h) anlatıyor: "Meymûne (r.anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede müdahale edip ayıpladılar. Şu cevabı verdi: "Borcu bırakmayacağım. Ben dostum ve can yoldaşım aleyhissalatu vesselam'ı şöyle söylerken dinledim: "Bir borçla borçlanan bir kimsenin ödeme niyetinde olduğunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dünyada iken öder." Nesai, Buyu 99, (7, 315); İbnu Mace, Sadakat 10, (2408)

v Ubeydullah İbnu'l'Esved el-Havlânî -ki Resulullah'ın (aleyhissalatu vesselam) zevce-i pakleri Meymune'nin (r.anha) terbiyesinde idi- anlatıyor: "Meymûne (r.anha) üzerinde izar olmaksızın tek entari (dır') ile başörtüsü giyinmiş olduğu halde namaz kılardı."
Sadedinde olduğumuz rivayet, Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) zevce-i pâkleri muhterem validemiz Meymûne'nin (r.anha) uzunca bir entari ve başörtüsü ile namaz kıldığını belirtmektedir. Böylece, "kadınların dört parça giyerek" veya "üç parça giyerek" namaz kılması gerekir" şeklindeki hükümlerin vecîbeyi değil, istihbâbı ifade ettiği görülmüş olmaktadır.

v İbnu Abbas (r.a) anlatıyor: "Halid İbnu Velid'in (r.a) bana bildirdiğine göre, Halid, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte, Resûlullah'ın zevceleri Meymûne'nin (r.anha) yanına girerler. - Meymûne hem onun ve hem de İbnu Abbas'ın teyzeleri idi- Meymûne'nin yanında kızartılmış bir keler görürler. Bunu, Necid'den, kız kardeşi Hufeyde Bintul-Haris getirmişti. Meymûne (r.anha) keleri Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) önüne sürdü. Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nadirdi. [Resûlullah aleyhissalatu vesselam kelere elini uzatmıştı ki,] orada hazır bulunan kadınlardan biri: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!" dedi. Bunun üzerine: "O kelerdir!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Halid (r.a): "Bu haram mıdır, ey Allah'ın Resûlü?" dedi. Resûlullah: "Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (Onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!" buyurdular. Halid (r.a) der ki: "Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resûlullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu."

v İbnu Abbas (r.a) anlatıyor: "Bir kadın hastalanmıştı. Şöyle bir nezirde bulundu: "Allah Teâlâ hazretleri bana şifa verirse, buradan gidip Mescid-i Aksa'da namaz kılacağım." Sonra kadın iyileşmişti. Hemen yol hazırlığı yaptı. Hz. Meymûne'ye (r.anha) geldi, selam verip kararını anlattı. Meymûne, kadına: "Hele otur, hazırladığını (burada) ye, Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) mescidinde namaz kıl. Zira ben O'nun şöyle söylediğini işittim: "Şu mescidimde kılınan bir namaz, Ka'be Mescidi hariç bütün mescidlerde kılınan bir namazdan daha hayırlıdır." Müslim, Hacc 510, (1396)

v İbn Sad, İkrime'den rivayet ediyor: "Meymûne binti el-Hâris (r.anha) kendisini Resûlullah'a hibe etti."
Amre'ye (r.anha) denildi ki: "Meymûne (r.anha) kendisini Resûlullah'a (aleyhissalatu vesselam) hibe etti" o da dedi ki: "Resûlullah onunla beş yüz dirhem mehir ile evlendi. Nikâhlarken velisi Abbas (r.a) idi."

v İbn Sad, sahih isnad ile İbn Abbas'dan (r.a) rivayet ediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu: "Meymûne, Ümmü'l-Fadl ve Esma mümine kız kardeşlerdir."

v İbn Sad, Yezid bin el-Asam'dan rivayet ediyor: "Ben ve kız kardeşinin Talha'dan dünyaya getirdiği oğluyla Mekke'den gelmekte olan Âişe'yi (r.anha) karşıladık. Biz Medine bahçelerinden birinden bir şeyler almıştık. Aişe (r.anha) kız kardeşinin oğluna dönerek onu ayıpladı. Sonra bana dönerek nasihat etti. Sonra şöyle dedi: "Bilmiyormusun ki, Allah seni, peygamberinin evlerinden birinde bulunduracak kadar ihsana nail kıldı? Vallahi Meymûne geçip gitti. Vallahi o bizim takva bakımından en üstünümüz, akrabaya iyilik bakımından da en sağlamımız idi."

v İbn Sad Meymun b. Mihran'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Safiyye b. Şeybe'ye Meymune hakkında sordum. Şöyle dedi: "Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Meymûne ile Serif'te evlendi. Meymûne'ye ait çadırda gerdeğe girdi ve Serif'te vefat etti. Bizim çadırlarımızın bulunduğu yere defnedildi."

v Meymûne, İbni Abbas'ın teyzesi olduğundan yanına rahatlıkla girer çıkardı. Dolayısıyla Meymûne'nin hanesinde bulunurken müşahede ettiği bazı hadisleri nakletmektedir: "Bir gece teyzem Ümmül Müminin Meymûne'nin (r.anha) yanında kalmıştım. Resûl-i Ekrem teheccüde kalktığında abdest alıp iki rekât namaz kıldı. Sonra yine iki rekât, yine iki rekât, yine iki rekât, yine iki rekât, yine iki rekât kıldı. En sonra bir rekât kıldı. Sonra müezzin, sabah namazına davet edinceye kadar uzandı. Sonra da hafif iki rekât kılıp sabah namazına çıktı."

v Mü'minlerin annesi Hâris kızı Meymûne'den (r.anha) rivayet olunduğuna göre kendisinin mâlik olduğu siyah bir cariyeyi azad etmiş ve Nebi'den (aleyhissalatu vesselam) bu konuda izin almamıştı. Resûlullah'ın Meymûne'ye ait günü gelince, Meymûne: "Ya Resûlallah, farkında mısın, ben cariyemi azat ettim" dedi. Resûlullah: "Sahi azat ettin mi?" diye işin aslını yakından öğrenmek isteyince, Meymûne: "Evet azat ettim" dedi. Bunun üzerine Resûlullah: "Eğer cariyeyi Beni Hilal'den dayılarına hediye etseydin, ecrin daha büyük olurdu" buyurmuştur.

 

HAKKINDA SÖYLENENLER:
 

v "Vallahi Meymûne geçip gitti. Vallahi o bizim takva bakımından en üstünümüz, akrabaya iyilik bakımından da en sağlamımız idi." Hz. Aişe (r.anha)

v "Meymûne (r.anha) Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) en son vefat eden hanımıdır." Vakıdî 

 

 

SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:
 

v Cariyesi bir ara Hz. İbni Abbas'ın evine gitmişti. Orada karı koca arasında bazı çekişmeler olduğunu gördü. Arada ufak tefek incinmeler bulunduğunu anladı. Sorup öğrenmek istedi. Anlaşıldı ki Hz. İbni Abbas karısının muayyen zamanlarında yatağını ayırmak istemiştir. Hz. Meymûne haberi duyunca cariyesine dedi ki, git ve söyle: "Neden Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) usulüne aykırı hareket etmek isterler. Bu gibi hallerde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bizim yatağımızda istirahat buyururlardı."
 

v Her ikimiz de Seref'te ihramsız iken, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi.

v Ben haizli olur, namaz kılmazdım da Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hasır seccadesi üzerinde namaz kılarken secdegâhının hizasında uzanmış bulunurdum. Secde buyurdukları vakit elbiselerinin bazı yerleri bana dokunurdu.

 

KAYNAK

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

İnsan, 27

GÜNÜN HADİSİ

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."

Ebu Hüreyre

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI