RABBİMİZİN İHSANI HAZLARIMIZ
Nefsimize haz veren şeyler günahlar ise, ondan daha şiddetli ve meşru helal lezzetler bulamazsak terbiyede başarılı olamayız.
Gençler ve çocukların elindeki oyuncak ya da çok hoşlandıkları bir şeyi alıp, yerine daha mutlu olacakları zararsız
Nefsimize haz veren şeyler günahlar ise, ondan daha şiddetli ve meşru helal lezzetler bulamazsak terbiyede başarılı olamayız.
Gençler ve çocukların elindeki oyuncak ya da çok hoşlandıkları bir şeyi alıp, yerine daha mutlu olacakları zararsız, faydalı güzellikleri veremezsek onları kazanamayız. Ortak duyguları mutlaka bulmalıyız.
Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş; “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır.”
Aklımızın ürettiği doğrular, kalp ve duygularımızla sulanıp büyütülmezse gerçek de olsa bizim hayatımızda davranışa dönüşemezler.
Çevremizde birçok insan olabilir. Fakat kaç tanesi dostumuzdur? Oysa ne kadar çok dosta muhtacız… Nizamî’nin dediği gibi; “Dost, rahatlık veren bir merhemdir.” Bu ilâca o kadar ihtiyacımız var ki, anlatamayız.
Öyleyse sahip olduğumuz değerleri başkalarıyla paylaşırken, onların kalplerine dokunmalıyız. Duygu elektriğimizi aktarmalıyız. İfadelerimiz mantıklı olmalı, fakat kalpten çıkmalıdır.
Ömer Sevinçgül kardeşim soruyor; “Akla iyilik edeceğim diye kalbe darbe vurmak akıllılık mıdır?” Elbette değildir. Öyleyse gönül diliyle yıkanan sözler etkili olur, paylaşılır.
İnanç hayatımızda kullandığımız seccadeler, tespihler, namaz örtülerimiz, kıyafetlerimiz önce içimize sonra çevremize güzellik yansıtmalıdır. Temiz olmalı ve arzu uyandırmalıdır.
Müslüman olarak ibadet hayatımız haz yüklü olmalıdır. Yaptığımız ibadetlerden önce kendimiz zevk almalıyız. Zaten bu güzellikler ibadetlerimizin içinde bol miktarda vardır.
Kelime-i Şahadetin dudaklarımızdan kalbimize dökülüşünü duymak ve bu mutluluk pınarının musluğunu kanıncaya kadar açmak lâzımdır.
Namaz, hele sabah namazı, erkenden kalkıp camiye giderken bütün canlıların uyanışına tanıklık etmek ne büyük bahtiyarlıktır. Kuşların cıvıltıları ezan seslerine karışır. Kâbe’nin güvercinleriyle kılınan o namazı kim unutabilir?
Hac ibadetindeki duygu selini gözlerimiz yaşararak her defasında hatırlarız. Tavaflar, saylar, tamamlanan umreler, Arafat vakfe ve duaları, ağlamaları, Müzdelife, Mina hatıraları, taşlanan şeytan ve kesilen kurbanlar, hacda kurulan dostluklar devamlı hatırlanmalıdır. Bütün dünyanın çok özlediği kardeşliğin, her coğrafyadan kabeye dolan insanların kalbinde nasıl sağlandığı herkese gösterilmelidir. Zira “Hacda herkes velidir.”
Zekât’ın tatlılığını, gerçek sahiplerine haklarını verdiğimizde, muhtaç kardeşlerimizin gözlerinde ve yüzlerinde görebiliriz. Kalbimizdeki maddî ve manevî bağımlılıktan böylece kurtuluruz. Zekâtın yıkaması ile mallarımız temizlenir. Fakirin çorbası kaynar, söküğü dikilir ve yüzü güler. Kurulan zekât köprüsüyle suçlar azalır Ramazanda.
Oruç, bilhassa Ramazan Orucu, sahur ve iftar yemekleriyle, davet edilen dost ve fakirlerle bereketlenir. Kılınan teravih namazlarındaki coşku ve salâvatlar ve ilahilerle gönüller ötelere geçer.
İstanbul’da, 18. yüzyılda, elcilik yapan bir Fransız “ Dünyada cennet ve melek görmek isteyenler Ramazanda İstanbul’a gelsinler” diyerek hatıralarını anlatır.
Seyredin Kur’an okuyan masum çocukların yüzlerini.
Koklayın oruçlu masumun nefesini.
Kucaklayın, dokunun fakirin ellerini.
Okşayın yetimin başını.
Cennet köşesi olan ve ibadet edilen evlerinizde kapıda karşılayın, rızk kazanmak için işine gidip dönen eşlerinizi.
Selam vererek, tebessüm ederek girin evlerinize. Küçük hediyeler vererek arttırın çocuklarınızın neşesini. Çiçekler büyüklerin olsun, oyuncaklar küçüklerin elbette. Özenerek koklanarak konsun güller vazolara.
Derslerimiz, ruhlarımızın rahatladığı, kalp ve beynimizin doyurulduğu ve sıcak çaylar yudumlanırken, çaydan demli sohbetlerin yudumlandığı ortamlardır.
Okuma programları, ortak problemlere çözümler üretilen anlardır. İnsanlar ve Müslümanlar buralardan sevgi, yardım, eğitim alırlar. Vefalı gönüllerden akan zekâtlar, sadakalar yerlerine ulaşır. Karşılık beklenmeden üretilen güzellikler incitilmeden muhtaçlara gider.
Evet, kısacası müminler bahtiyar, birlikte oldukları insanlar mesutturlar. Her hareketleri Rablerinin rızasına yöneldiği için ürünleri bereketlidir. Çoğalır ve bütün yaratılanları kuşatır.
Kin, nefret, düşmanlık, bencillik yaşamaz bu topraklarda. Temiz, pak ve aydınlık yoldur. Kur’an ve Sünnet yolu saf duru ve berrak olup, gerçek bahtiyarların yoludur.
Eğer gördükleriniz böyle değilse, olmalıdır diyor, dualarla selâmlarımı yolluyorum. Allah(CC)’a emanet olunuz kardeşlerim.
8/05/ 2009
HİLMİ ARKIN
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ

Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK

Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN

Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK

Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM

Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ

Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”

İnsan, bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.
Yasin, 77
GÜNÜN HADİSİ
Her ölenin amel defteri kapanır. Yalnız Allah rızası için yurt sınırında nöbet bekleyenler müstesnadır
Riyazü's Salihin, 2/1297
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doğum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât t...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuş yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yak...
TARİHTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960)
*HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680)
*Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971)
*Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...