Cevaplar.Org

ASR-I SAADET ANILARI-14

“ÖMER’İN OKUDUĞU GİBİ OKU!” İnsanların farklı ilahi isimlere mazhariyetleri farklı meşreplere ayrılmalarına sebep olur. Ondan dolayıdır ki, eski devirlerde ayrı toplumlara aynı zaman dilimi içinde


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2007-08-13 07:37:23

“ÖMER’İN OKUDUĞU GİBİ OKU!”

İnsanların farklı ilahi isimlere mazhariyetleri farklı meşreplere ayrılmalarına sebep olur. Ondan dolayıdır ki, eski devirlerde ayrı toplumlara aynı zaman dilimi içinde farkı şeriat ve nebiler gelmiştir. Daha sonra insanlık bir Peygamberden ders alabilecek seviyeyi ihraz ettiğinden tek bir nebi’nin öğretisi yeterli olmuş, hatem-i divan-ı nübüvvet(ASM) ile bu kapı kapanmış, ama yine de ayrı ayrı mezheplere ihtiyaç devam etmiştir.

Bu bir zenginliktir ve bunu böyle görmek de ilahi kanunlara karşı edebin ifadesidir.

Sahabe-i kiram, bu konuda da bize en güzel örnekleri vermişlerdir. Onlar fıkhi ihtilafları bir zenginlik olarak görmüşler ve bundan dolayı birbirlerine sevgilerinde en ufak bir eksilme söz konusu olmamıştır. Mesela, İ’lam el Muvakkin adlı eserinde İbn Kayyım el Cevziyye, Hz. Ömer ile İbn-i Mesud arasındaki fıkhi ihtilafların sayısının 100’e ulaştığını kaydeder.

Ebu Hanife mektebinin bu iki büyük kaynağı arasındaki bu ihtilaflar onların birbirine sevgisine asla engel olmamıştır. Bu konuda iki misal vermek uygun olur; İbn-i Mesud’a Kur’an dinletmeye giden iki kişiden biri “beni Ömer okutmuştu” deyince, İbn-i Mesud hazretleri birden hıçkırıklara boğuldu. Öyle ağladı ki, gözyaşları oturduğu yeri ıslatmıştı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan şöyle diyordu; “Ömer’in öğrettiği gibi oku! O insanları koruyan güçlü bir kale idi. İnsanlar o kaleye sığınıyor ve kendilerini emniyette hissediyorlardı. Ömer’in vurulmasıyla kalede bir gedik açılmış oldu.”

…Bir gün Hz. Ömer’in bulunduğu bir yerden İbn-i Mesud geçiyordu. Onu gören Hz. Ömer şöyle buyurdu: “İşte ilim ve fıkıh dolu bir kap.”

BİR YAKININ DİLİNDEN HZ.ALİ

Ebu Nuaym’ın Ebu Salih’ten tahricine göre Darar bin Damrâ el Kinani, Hz. Ali Efendimizin şehadetinden bir müddet sonra Hz. Muaviye’nin bulunduğu şehre gelmişti. Muaviye; “Bana Ali’yi anlat” dedi. Darar;

-Beni mazur görmez misin?”dedi. Muhatabı “hayır” cevabını verince şöyle konuştu: “Eğer mutlaka anlatmam gerekiyorsa anlatayım; Allah’a yemin olsun ki, o uzak görüşlü ve çok güçlü biriydi. Hakkı söyler, adaletle hükmederdi. Onun her tarafından ilim fışkırır, hikmetli sözler dökülürdü. Dünyaya meyletmez, geceyi(gece ibadetini) ve karanlığı sever, Allah için gözyaşı dökerdi. Düşünce ufku genişti. Zaman zaman nefis muhasebesi yapardı. Elbisesinin yerlerde sürünmeyecek kadar kısa olanını tercih eder ve sofrası mütevazı olurdu.

Vallahi içimizden herhangi biri gibi idi. Yanına vardığımızda yaklaşarak bizi karşılar, soru sorduğumuzda bizi cevapsız bırakmazdı. Bize yakınlık göstermesine ve yanımızda olmasına rağmen heybetinden onunla konuşamazdık. Tebessüm ettiğinde inci gibi dişleri görünürdü. Dindarları yüceltir, fakirleri severdi. Güçlü olup batıl yolda olanlar ondan korkar, zayıflar onun adaletten şaşmayacağını bilirlerdi.

Allah’a and olsun ki, onun bazı hallerine şahit oldum. Bir keresinde karanlık çökmüş, yıldızlar parıldarken, bir elinde sakalını tutmuş, mihrapta zehirlenmiş gibi davranıyor, hüzünle ağlıyordu. “Ey Rabbim, Ey Rabbimiz” diye yalvaran o sesi şimdi de duyuyor gibiyim. Dünyaya hitaben şöyle diyordu; “Beni mi gördün? Bana mı sundun kendini? Heyhat, heyhat, benden başkasını kandır! Seni üç talakla boşadım. Ey dünya! Ömrün kısa, sohbetin değersiz, önemin büyük değil! Ah! Ah… Yol karanlık, yolculuk uzun, azık kıt.”

Hz. Muaviye’nin tutamadığı gözyaşları sakalına dökülüyor, koluyla yaşlarını silmeye çalışıyordu. Orada bulunanlar da hıçkırıklara boğulmuşlardı. Muaviye; “Hasan’ın babası işte böyleydi” diyebildi. Sonra Darar’a ; “Üzüntün büyük değil mi?” diye sordu. O da cevaben;“Evinde himayesi altındakilerden biri öldürülen insanın, kesilmeyen gözyaşları, durulmayan hüznü ne kadar büyük ise öyle” deyip oradan ayrıldı.

HZ. ÖMER’İN İDARECİLİK ANLAYIŞI

Nakledeceğimiz şu hadise yıllardır beklediğimiz ve maalesef göremediğimiz ideal devlet adamı için Hz. Ömer’in şahsında ne güzel bir örnektir. Hz. Ömer(RA) İran fethinin anahtarı mesabesinde olan Kadisiyye savaşı başladığı günden itibaren sabah erkenden Medine dışına çıkar ve harp tafsilatını getiren adamları karşılardı.

Yine bir gün, bir habercinin hızla Medine’ye yol aldığını gördü. Hemen karşısına çıkıp harbin durumunu sordu. Adam, tanımadığı bu şahsa devesini durdurmadan birkaç cümle ile zaferin Müslümanlarda olduğunu

haber verip, hızla yoluna devam etti. Tabii Hz. Ömer de peşinden..

Medine’de halkın Hz. Ömer’e hitap ve saygısından adam gerçeği anladı ve çok mahcup oldu. Halife hazretleri ise onu teskin edip harp tafsilatını aldıktan sonra, bütün devlet adamlarının kulaklarına küpe olması gereken şu nutku söyledi; “Müslümanlar! Ben sizi kul köle edinen bir hükümdar değilim. Ben de sizin gibi Allah’ın bir kuluyum. Aramızdaki fark benim bir de riyaset yükünü taşımış olmaklığımdır. Sizi güven ve huzur içinde yaşatacak bir surette hizmet edebilirsem ne mutlu bana. Sizi kapımın önünde bekletmek çok acıdır. Ben size laflarla değil, fiillerle rehber olmak isterim.”

Kaynaklar:

1-İslam’da İhtilaf Usulü-Prof. Dr. Cabir Alevani-Risale Yayınları-İst–1991

2-Asr-ı Saadet-Cilt:4-terc: Ömer Rıza Doğrul-Eser Neşriyat- İst–1978

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Vahit Bozkaya, 2007-08-22 02:12:52

Hz. Ali ne güzel anlatılılmış.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ASR-I SAADET HATIRALARI-71

ASR-I SAADET HATIRALARI-71

HZ. PEYGAMBERİN ŞİDDETLİ RÜZGARLAR ÇIKTIĞINDAKİ TAVRI Hz. Aişe(r.a) diyor ki; “Kasırga

ASR-I SAADET HATIRALARI-70

ASR-I SAADET HATIRALARI-70

O fukara muhacirler için ki yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar, Allah’dan bir fadıl

ASR-I SAADET HATIRALARI-69

ASR-I SAADET HATIRALARI-69

ASHABI AĞLATAN BİR ELİM HADİSE Kurtubî, tefsirinde şöyle anlatır: “Rasulullah (sallallah

ASR-I SAADET HATIRALARI-68

ASR-I SAADET HATIRALARI-68

HZ.ÖMER(R.A)’İN GÜNAHA DÜŞMÜŞ ARKADAŞINA MEKTUBU Hz. Ömer(radıyallahu anh)’in ahiret

ASR-I SAADET HATIRALARI-67

ASR-I SAADET HATIRALARI-67

ENSARIN HURMAYA OLAN SEVGİSİNE BAKINIZ” Enes bin Malik(r.a) Rasulullah’ın (aleyhissalatu ves

ASR-I SAADET HATIRALARI-66

ASR-I SAADET HATIRALARI-66

Kayravan şehri, Tunus’un ortasında bulunan tarihi bir şehirdir. Hz. Muaviye(r.a) zamanında Ukb

ASR-I SAADET HATIRALARI-65

ASR-I SAADET HATIRALARI-65

HZ. EBUBEKİR(R.A)’İN SON ANLARI Musa el-Cühenî, Ebu Bekr b. Hafs b. Ömer’den nakleder: -

ASR-I SAADET HATIRALARI-64

ASR-I SAADET HATIRALARI-64

HZ. ÖMER(R.A)’İN İSTEDİĞİ HUSUS Merhum Ali Himmet Berki diyor ki; “Bir gün Hazret-i Öme

ASR-I SAADET HATIRALARI-63

ASR-I SAADET HATIRALARI-63

“BÖYLE YAPANLARA MÜNAFIK DERLERDİ” Merhum Zahid Kotku hazretleri naklediyor; Bir gün, -ma

ASR-I SAADET HATIRALARI-62

ASR-I SAADET HATIRALARI-62

ABDULLAH BİN CAFER’İN(R.A) BİR CİVANMERTLİĞİ Abdullah bin Cafer(r.a) Mute savaşının bü

ASR-I SAADET HATIRALARI-61

ASR-I SAADET HATIRALARI-61

HZ. ALİ’NİN ECELE BAKIŞI Hz. Ali(k.v)'nin güzel bir sözü var, "ecelim benim ne güzel muhaf

Maide-7

"Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir."

GÜNÜN HADİSİ

Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.

Riyazü's-Salihin

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI