Cevaplar.Org

HATIRLA–2

Yirmi birinci yüzyıl ulusal devletlerinin çıkarlarının, petrol şirketlerinin çıkarlarına sıkı sıkı bağlı olduğunu, şirketlerinin dışişleri bakanlıklarının fiili uzantıları gibi çalıştıklarını hatırla


2007-01-29 11:22:00

Yirmi birinci yüzyıl ulusal devletlerinin çıkarlarının, petrol şirketlerinin çıkarlarına sıkı sıkı bağlı olduğunu, şirketlerinin dışişleri bakanlıklarının fiili uzantıları gibi çalıştıklarını hatırla. Devlet yöneticilerinin petrolcülerin önlerini açmak için çalışırlarken, şirketlerin ülkenin petrol ihtiyacının karşılanmasını garantilediklerini hatırla.

"Bu ortak yaşam (1) ilişkisinin en iyi örneklerinden birisinin Sarkis Gülbekyan'ın kurulmasına öncülük ettiği Türk Petrol Şirketi (2) olduğunu hatırla. "Bay % 5" lâkaplı Gülbekyan'ın, 1869 Üsküdar doğumlu (3) İngiliz vatandaşı olduğunu hatırla. Londra'da petrol mühendisliği eğitimi gördüğünü, Hollanda'nın Shell petrol şirketinin kuruluşunda görev aldığını hatırla. Türk Petrol Şirketi'nin (4) 1908'de İran'da, Mescid-i Süleyman'da petrol bulunmasından üç yıl sonra 1911'de kurulduğunu hatırla.

1911'in, Winston Churchill'in Donanma Birinci Lord'u (5) atandığı yıl olduğunu hatırla. Mescid-i Süleyman petrolünün, İngilizlerin gözlerini Mezopotamya'ya çevirdiğini, aramalara Musul'dan başlandığını, "arkeolog" kisvesindeki yabancı jeologların Osmanlı topraklarına doluştuklarını hatırla. İngilizlerin, Irak'ı, sömürgeleri Hindistan'a açılan bir kapı olarak gördüklerini, petrolü, Kraliyet donanmasının yaşam suyu olarak değerlendirdiklerini, Churchill'in "petrolün Kraliyet donanmasının üstünlüğünü sürdürmekte olağanüstü (5) önemi" olduğunu ilân ettiğini hatırla. Churchill'in "petrol danışmanı"nın, Sarkis Gülbekyan'ın patronu, Shell petrol şirketinin kurucusu, Marcus Samuel'in ta kendisi olduğunu hatırla.

Tüm mesele petrolün kontrolü

Türk Petrol Şirketi'nin Türklerle uzak yakın bir ilgisinin olmayıp, Musul'da petrol aramak üzere kurulan bir İngiliz-Alman ortaklığı olduğunu, Hollanda bankalarının da katıldığı bir konsorsiyum tarafından kaynaklandığını hatırla. İngilizlerin, arama faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları Mezopotamya petrolünün fizikî kontrolünü ellerine geçirmek için uğraştıklarını hatırla. Churchill'in ilk arama ekiplerini Basra'ya 1913'te gönderdiğini hatırla. Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Belfour'un(1848-1930) İran ve Mezopotamya petrolünün kontrolünü "Büyük Britanya'nın bir numaralı savaş hedefidir" diyerek açıkladığını hatırla. Bu hedef doğrultusunda, İngiltere'nin 1914'te Basra'yı, 1917'de Bağdat ve Musul'u işgal ettiğini hatırla.

1916 gizli Sykes-Picot Antlaşması'nı hatırla. İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması'na (6) aynı yıl Rusya'nın da duhul ettiğini hatırla. Antlaşma uyarınca, Bağdat ve Basra'nın İngiliz kontrolüne verilirken, petrol zengini Musul'un Fransız bölgesinde kalmasının (7) Kuzey Irak'ta günümüze kadar süren (ve dolayısıyla Kürtlere karşı tutumlarına yansıyan) İngiliz-Fransız rekabetinin özünü oluşturduğunu hatırla.

Birinci Dünya Savaşı hezimetinden sonra Almanların hisselerine İngilizlerin el koyduklarını, 1919 Paris Barış Konferansı'nın gizli Sykes-Picot antlaşmasını onayladığını, Irak'ın İngiliz mandası altına bu defa Cemiyet-i Akvam (8) şemsiyesi altında "emanet edildiğini" hatırla. Nisan 1920, Fransız-İngiliz San Remo Antlaşması'nı hatırla. San Remo'da bu defa da Fransızların Suriye üzerindeki manda "haklar"ının genişletildiğini hatırla. Yapılan bir ek-protokolle, Mezopotamya petrollerinden % 25 pay aldıklarını hatırla. Bu hissenin İngilizlerin el koydukları Alman Türk Petrol hisseleri olduğunu hatırla.

San Remo Antlaşması'nda Türk Petrol'den Irak'a da % 20'lik bir hisse bırakılmasının kararlaştırıldığını, ancak üç yıl kadar sonra İngiltere'nin mandacı güç olarak Irak'ı bu hisseden feragat etmeye zorladığını, Irak'ın 1925'e kadar direnebildiğini, o yıl, Türk Petrol Şirketi'nin 75 yıl süreyle merkezi Londra olan bir İngiliz şirketi olmasını kabul etmek zorunda kaldığını hatırla. Irak'ın Türk Petrol hisselerinin iadesi için uluslararası tahkime başvurduğunu; ancak günümüze kadar bir cevap alamadığını hatırla.

İngilizlerin Amerikan sermayesini Mezopotamya'da istemediklerini, Amerikalı jeologlara bölgeye giriş izni vermediklerini, Amerikalıların paylaşıma ancak savaştan sonra (9) Başkan Wilson'un (10) Irak'ı İngiliz mandası yapan antlaşmayı "üçüncü ülke vatandaşlarına karşı ayırımcılık" yaptığı gerekçesiyle tanımayı reddetmekle tehdit etmesi üzerine, Türk Petrol'e aralarında Exxon'un da bulunduğu altı Amerikan petrol şirketinden oluşan bir konsorsiyumla hissedar olduklarını hatırla. Irak'ın feragat ettiği hisselerin gittiği Amerikan petrol konsorsiyumunun adının "Yakındoğu Kalkınma Şirketi" (11) olduğunu hatırla.

Petrol şirketlerinin arkasındaki isimler...

Türk Petrol'ün sondaj yaptığı Musul'un 1924 itibarıyla Türkiye'ye mi, Irak'a mı ait olduğunun saptanmamış olduğunu hatırla. Meselenin Lozan'da çözülmediğini, Türk tarafının plebisit önerisinin reddedildiğini, İngiliz Dışişleri Bakanı "Liberal Emperyalist" Sir Edward Grey'in "Türkiye'nin Kuveyt üzerindeki iddia ettiği haklar meşru ve fakat önemsizdir." çıkışını hatırla. İngiltere'nin "sorun"u Türkiye'nin itirazına rağmen, Türkiye'nin üyesi bile olmadığı, Cemiyet-i Akvam'a götürdüğünü, Cemiyet-i Akvam'ın genel sekreterinin de bir İngiliz, Sir Edward Grey'in nutuklarını kaleme alan özel "metin yazarı" Sir Eric Drummond (12) olduğunu hatırla. Cemiyet-i Akvam'ın beklenen kararı "aldığını," Türkiye-Irak sınırının Brüksel'de kotarıldığı için "Brüksel Hattı" olarak bilinen cetvel çizgisi olarak kabullenildiğini hatırla.

Lozan'da, İngiliz delegasyonunun başkanı Lord Curzon'un (13) İsmet Paşa'nın gözlerinin içine bakarak, majestelerinin hükümetinin politikalarının petrolle "hiçbir biçimde" ilgisi olmadığını, Irak'ın hamisi olarak "Irak'ın çıkarlarını gözetmek sorumluluklarını" yerine getirdiklerini, kendisinin "hayatının hiçbir döneminde bir petrol patronu" ile görüşmediğini, ama hükümetinin "Türk Petrol isimli bir şirketin 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'ndan aldığı imtiyazı" meşru kabul ettiğini, "Türk Petrol Şirketi'nin, Irak petrolleri üzerinde tekel oluşturmak gibi bir niyeti olmadığını" ve "Irak petrollerinin başlıca sahiplerinin Iraklılar" olacaklarını, gelişmelerden "Türkiye'nin de yararlanacağını" söylediğini hatırla.

Irak'ta, Kerkük'ün hemen kuzeyindeki Baba Gurgur'da 1927'de petrol bulunduğunda, siyasi ve ticari düzenlemelerin çoktan hazır beklediğini hatırla.

2150 milyon tonluk rezervi olduğu hesaplanan Kerkük petrollerinin Ortadoğu tarihinde Mescid-i Süleyman'dan sonra ikinci belirleyici olay olup Irak'ın ve Ortadoğu'nun kaderini şekillendirdiğini hatırla. Türk Petrol'ün 1928'de hissedarların kendi aralarında vardıkları "Kırmızı Çizgi Mutabakatı" ile devasa bir sermaye ile devasa bir alanda üretim yapan dev bir kartele (14) dönüştüğünü, bu kartelin zaman içinde OPEC'e model teşkil ettiğini, şirketinin adının bir yıl sonra Irak Petrol Şirketi olarak değiştirildiğini hatırla. Irak Petrol Şirketi'nin oyununu, Amerikalıların bozduklarını, Rockefeller ailesine ait Socal (15), Texas, Mobil petrol şirketlerinin ortaklaşa kurdukları Aramco'nun Suudi Arabistan'dan imtiyaz aldığını, Jersey ve Socony şirketlerinin de katılımları ve Washington'ın onayı ile Amerika'nın bölgeye çıkmamak üzere yerleştiğini hatırla.

Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Aramco'nun ortaklarından Chevron-Texaco petrol şirketinin yönetim kurulu üyesi, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Aramco'nun taşeronu Halliburton'un, baba Bush'un Aramco'nun finansörlerinden Carlyle Group'un yönetim kurulu başkanı olduklarını hatırla.

Öte yandan, 1921'de, El Hatun Gertrude Bell'in (16) Mezopotamya'yı Musul, Bağdat ve Basra olmak üzere üç vilâyete böldüğünü, bu üç vilâyette mukim onlarca farklı dinî ve etnik unsurdan "Irak" olarak takdim edilen bir "ulus/devlet"in kotarıldığını hatırla. Aynı yıl, İngiliz işgali altındaki Kahire'de Churchill başkanlığında toplanan konferansta, Mekke Şerifi Hüseyin'in oğlu Faysal'ın, Irak kralı olarak atandığını hatırla. Faysal'ın ilk icraatının İngiltere ile manda antlaşmasını imzalamak olduğunu hatırla. Antlaşma uyarınca, Başbakan Abdürrahman el-Kaylani hükümetinin her bir bakanına İngiltere tarafından atanan bir İngiliz "danışman" tayin edildiğini, Iraklı bakanların İngiliz danışmanlarının onayı olmadan hiçbir icraat yapamadıklarını hatırla. İngilizlerin, hava üslerini Irak'a bu dönemde yerleştirdiklerini hatırla. Bütün bunların Irak Kurucu Meclisi'ne rağmen gerçekleştirildiğini hatırla.

Meclisin manda'ya direndiğini, tam bağımsızlık istediğini; antlaşmanın, İngilizlerin Irak'ı Cemiyet-i Akvam'a şikâyet edecekleri tehditleri üzerine onaylanabildiğini hatırla. Meclisin, Gertrude Bell'in çizdiği ve Kuveyt'i bağımsız bir tüzellik olarak Irak dışında bıraktığı sınırları da, asla kabul etmediğini hatırla.

İngilizlerin tertipledikleri Irak meclisinin hemen tamamının Kral Faysal'ın babası Mekke Şerifi Hüseyin'in güvenilir adamlarından oluştuğunu; bakanlar kurulunun Şii bir eğitim bakanı ve Yahudi maliye bakanı dışında Sünni olduklarını hatırla. Buna karşın, 1920'li yılların başlarında "Irak" devletinin % 56'sının (17) Şii olduğunu hatırla.

Irak Şiilerinin tarihlerinin 945'te Bağdat'ı işgal etmiş olan Büveyhoğulları'na uzandığını, Büveyhoğulları'nın 1055'te Selçuklulara yenik düştüklerini, Osmanlıların 16. yüzyıldan itibaren bölgeyi ele geçirmelerinin Irak'ta Sünnilerin zaferi anlamına geldiğini, bu durumun Şii nüfusu olumsuz etkilediğini, Sünni ağırlıklı Osmanlı yönetiminden uzak kaldıklarını, Şii-Sünni iktidar mücadelelerinin körüklendiğini, Irak Şiilerinin kendilerini Şii İran'la ve Hindistan Şiileri ile özdeştirmelerine neden olduğunu hatırla. Kendilerini ne Osmanlı, ne de Iraklı gören, ancak dinî ve kabilesel kimlikleriyle tanımlayan Şiilerin, İngiliz işgalcilere daha da sert muhalefet ettiklerini, Necef'in merkez olduğu isyanların başını çektiklerini hatırla. İngilizleri ülkeyi doğrudan yönetme düşüncelerinden caydırdıklarını, işlerini, Mekke Şerifi Hüseyin'in Haşimi oğluna gördürmeye yönelttiklerini hatırla.

Batı'dan devşirilmiş milliyetçilik

"Acı dolu bir kalple söylüyorum ki hâlâ bir 'Irak halkı' bulunmamaktadır. Sadece vatansever fikirlerden yoksun, dinî geleneklere ve anlamsızlıklara boyanmış, hiçbir ortak bağ ile bağlanmamış, anarşiye yatkın, herhangi bir hükümete karşı ayaklanmaya daima hazır büyük bir insan kitlesi mevcuttur. Bu kitlelerden bir ulus oluşturmak istiyoruz. Koşullara bakılırsa, bunun için hayal edilmesi güç, yoğun bir çaba gerekmektedir." cümlelerinin Kral Faysal'a ait olduğunu hatırla. Faysal'dan Saddam Hüseyin'e kalan mirasın, böylesi bir toplumda Batı'dan devşirilmiş bir milliyetçilik, "Arap milliyetçiliği" olduğunu hatırla.

DİPNOTLAR

(1) "symbiotic"

(2) "Turkish Petroleum Company"

(3) ö. 1955, Lizbon

(4) Oil in Iraq: The Byzantine Beginnings, Dr. Ferruh Demirmen, Global Policy Forum, 25 Nisan 2003

(5) First Lord of Admiralty, Churchill için bkz. dünkü ZAMAN yazısı

(6) Kullandığı kelime "paramount"tu.

(7) 16 Mayıs 1916

(8) Birleşmiş Milletler örgütünün halefi, 1919 Versailles Antlaşması'ndan sonra kurulan "Milletler Topluluğu"

(9) 1924

(10) 1856-1924

(11) Near-East Development Company, NEDC

(12) 1876-1951

(13) George Nathaniel Curzon, 1859-1925, 1. Kedleston Markisi, Hindistan Genel Valisi

(14) Bağımsız üreticilerin kârlarını artırmak üzere fiyat ayarlaması, üretim kısıtlaması gibi konularda birlikte hareket ettikleri yapılanma.

(15) South California Gas Company

(16) ZAMAN dünkü yazı

(17) İngilizlerin 1920'de yaptıkları bir sayıma göre

Zaman-ALEV ALATLI-06/01/2007

FOTOĞRAFLAR –SIRASIYLA-

1-Ortadoğu Petrol çalışmaları

2-Winston Churchill

3-Marcus Samuel

4-Arthur Belfour

5-Sykes-Picot anlaşması

6-Başkan Wilson

7-Sir Edward Grey

8-Sir Eric Drummond

9-Lord Curzon Kaplan avında

10-Lord Curzon Hindistan’da.

11-Condoleezza Rice

12-Dick Cheney

13-El Hatun Gertrude Bell

14-Şerif Hüseyin ve oğulları Ürdün kralı Abdullah ve Irak kralı Faysal

15-Kral Faysal yaşlılığında

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok

BİZ DE RAHATSIZIZ

BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla

"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları

Şüphesiz o, korunmuş bir kitapta (yazılı) olan pek şerefli/değerli Kur'an'dır ki O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz.

(Vakıa, 77-78-79)

GÜNÜN HADİSİ

İki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif ve mizanda ağır gelir. Bunlar; "Sûbhanellahi ve bihamdihi, Sûbhanellahil-azim=Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim." kelimeleridir.

Buhari Tecrid-i Sarih, 2189

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI