Cevaplar.Org

ALLAH'IN VARLIK DELİLLERİ-1


Mehmed Ali Nefer

malinefer@mynet.com

2006-01-09 15:46:04

Rabbimizin varlığı delil gerektirmeyecek kadar açıktır. Ne var ki, varlığı her şeyden açık olan O yüce Yaratıcı, Zatı itibarıyla gözlerin bizzat göremeyeceği, idrak edemeyeceği kadar da yüce ve eşsiz bir varlıktır. Bu itibarla yüce Yaratıcı kendisini bize, Zat’ıyla değil, yaratmış olduğu eserler ve göndermiş olduğu rehberlerle tanıtmak istemektedir. O’nu bize anlatan veya bizi O’na götüren deliller sayısızdır. Bu delillerin en büyükleri şunlardır:

1. Kâinat

2. Kur’an-ı Kerim

3. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)

1. KAİNAT DELİLİ

Muhteşem bir sanat eseri olan kâinat, insandaki aklî ve hissî bütün duyguları fazlasıyla uyaracak inceliklere, güzelliklere ve sırlara sahiptir. Bu âlemde, görebilen gözler için her şey, şüpheye yer bırakmayacak şekilde O’nun varlığını haykırmaktadır. Nitekim “Hiç gökleri ve yeri yaratan yüce Yaratıcı hakkında şüphe edilebilir mi?(1) ayet-i kerimesi bu hakikati dile getirmektedir.

İnkâra şartlanmamış her bir akıl, kâinatın göz kamaştıran mimarisi ve baş döndüren düzenli işleyişinden hareketle, kâinattan objektif veriler elde edebilir ve onu âdeta bir kitap gibi sayfa sayfa okuyabilir. Zaten kâinatı büyük bir kitap olarak kabul edebiliriz. Bu kitabın her kelimesi, hatta her harfi öyle mucizeli bir şekilde yaratılmıştır ki, en küçük bir zerresini dahi tam yerinde yaratabilmek için, bütün kâinatı yaratabilecek sonsuz bir kudret lazımdır. Allah’ın dışında, bütün tabiî sebeplerin, sözgelimi iradeye ve güce sahip olsalar dahi bu kitabın bir harfini bile yaratmaları mümkün değildir. Çünkü bu harf, özellikle canlı bir mevcut olsa, kâinat kitabının bütün kelimeleri ile doğrudan ilgilidir.

Hayat, bir şeyi her şeyle ilgili kılmaktadır. Kâinatta, bütün mevcudatı kapsayan ve her bir mevcudu ayrı ayrı bir ağ örer gibi diğer tüm mevcudata bağlayan öyle bir nizam vardır. Kör, nereye ve niçin gittiğini bilemeyen, kendileri yapılmaya muhtaç basit cansız tabiî sebeplerin bu mükemmel nizamın sebebi olduklarını düşünmek imkânsızdır. Buradan da anlaşılmaktadır ki, her şey her şeyle bağlıdır. Bir şey her şeysiz yapılmaz. Bir şeyi halkeden (yaratan) her şeyi halk etmiştir.

Kâinat kitabının bütün harfleri ve hatta noktaları, tek tek veya birleşmiş halleriyle yani kelime, cümle, paragraf oluşturmuş şekilleriyle yüce bir Zat’ın varlığına ve birliğine şahitlik etmekte ve “O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur”(2)hakikatini haykırmaktadırlar.(3) Çünkü kâinat, İlâhî sanatın sergisi ve Allah’ın varlığını ilan ve ispat eden en büyük delildir. Kâinattaki varlıklar ise, Allah’a ayna olan İlâhî birer memur, anlamlı birer harf, birer sanat mucizesi ve nihayetsiz kudret sahibi bir sanatkarın mukaddes isimlerinin tecellileridir. Mesela dünyamıza ısı, ışık ve hayat veren güneş; yüksek minare ve kulelerdeki büyük saatlere benzeyen, zamanın en büyük saatine bir akrep durumunda olan ay; Allah’ın isimlerinin aynası, İlâhî sanatın bir temaşa yeri, devamlı değişen ve çeşit çeşit hayat ve ruh sahiplerinin meskeni ve gayet sanatlı, heybetli ve bu özellikleriyle insanı hayrette bırakan bir sergi salonu olan dünya; cisim haline gelmiş bir delil, bir zikir ve şükür halkası olan bitkiler; Cenab-ı Hakk’ın harfi ve kelimesi olan hayvanlar, gürül gürül Rabbimiz’in varlığını ilan etmektedirler. Bütün bunları gören en inatçı bir inançsız bile “Bu kâinatın yaratıcısı kimdir?” diye sorulduğunda çaresiz olarak “Allah” diyecektir.(4)

Kâinattaki gayet dengeli tanzim, birbirine bakan nizam, her bir şeyin birbirlerine dayandıkları eşsiz denge, birbirinden ayrı varlıkların birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap vermeleri, her bir parçasının bir diğeriyle irtibatlı oluşu, atomların yerli yerinde dizilmesi ve kudretin onların her bir çeşidinde dilediği gibi tasarrufta bulunması, kâinattaki sanat harikalarının bitmek tükenmek bilmeyişi, her bir şeyde irade, şuur ve inayetin görülür hale gelmesi, rahmetin bütün mahlûkatı kuşatması, hayattaki mucizenin zuhur etmesi, bütün kâinatın nihayetsiz ihtiyaçlarıyla her an yoktan yaratılması ve durmadan değişmesi, varlık âleminin zerrelerinden her bir zerresinde tecelli eden öldürme ve hayat verme kanununun her an görülmesi, her bir şeyin hal ve söz diliyle tesbihatta bulunmaları yüce bir Yaratıcı’nın varlığına işaret etmektedir.(5) İşte kâinattaki bu muhteşem düzen, bu düzeni idare eden bir düzenleyicinin varlığını, birliğini, sınırsız bir kudret, ilim ve iradeye sahip olduğunu göstermektedir ki, bu varlık Allahu Teala’dır.(6)

Burada şunu da ifade edelim ki, bir bütün neye muhtaç ise parçası da aynı şeye muhtaçtır. Mesela, bir ağacın meydana gelmesi için ne lazım ise, bir meyvenin vücudu için de o şeyler lazımdır. Kâinatta her şeyin, her şeyle bağlı ve bir şeyin her şey olmadan yapılamaması, bir şeyi yaratanın her şeyi yaratan olup hiçbir şeye muhtaç olmadığını; bir anda meydana gelen ve basit bir maddeden çıkan şeylerin basit, şekilsiz, sanatsız olması lazım gelirken çok güzel bir sanatla meydana gelmesi, Kadîr ve Hakîm bir yaratıcıyı; bütün eşyada görünen muntazam suretler ve kalıplar onlara biçim ve suret vereni; yaratılmışların bütün ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılanması, rızıklarının zamanında ve ihtiyaçlarına göre verilip meydana gelmelerinde hiçbir zorluğun bulunmaması rahmet, ilim, irade sahibi ve her şeye gücü yeten birini; güneş, ay, gezegen ve yıldızların belli bir yörünge etrafında dönmeleri ve birbirlerine çekim kuvvetiyle bağlı bulunmaları onları bu şekilde tutan bir kudretin varlığını; dünyayı her yönüyle yaşanacak bir hale getiren birini; her an gözler önünde had ve hesaba gelmeyen yeni yeni hayatların birden ve hiçten vücuda gelmeleri bir Zât-ı Hayy-ı Kayyum’u (Varlığı ve diriliği her an için olup, gökleri, yerleri her an için tutan, daimi her şeye her hususta güç yetiren Zat olan Allahu Teala); kâinat kalbindeki aşk, kâinatta görünen umumi ibadetler, canlı cansız herkes tarafından yapılan duaların kabul edilmesi bir yaratıcıyı göstermektedir.

Yine hayat sahibi olanlar vücutlarıyla varlığı zorunlu olan yüce bir Yaratıcı’yı gösterdikleri gibi ölümleri de ölmeyen bir Zat’ı göstermektedir. Bir ırmağın yüzündeki kabarcıkların parlayıp gitmesinden sonra arkadan gelenlerin gidenler gibi parlamaları, daimi bir güneşin aynaları olduklarını gösterdikleri gibi, akıp giden zamanda gelip geçen varlıkların üstündeki güzellikler de bir Cemal Sahibi’ne işaret etmektedir ki, işte o Zât bütün eşyayı yoktan var eden Cenab-ı Hakk’tır.(8)

Bir yerdeki düzen, o düzeni kuran birisini, bir eserdeki sanat onun sanatkârını ve yine bir yerdeki ihsan ve ikram, orada var olan bir ihsan ve ikram sahibini göstermez mi? Bu cümleden olarak, eğer insan, gaflet ve şartlanmışlıkla bozulmamış kalb/akıl gözüyle bu kâinata bakabilirse, ondaki sanat, düzen, plân ve ihsan gibi hakikatleri görecektir. Ve onların sonsuz bir ilim, kudret ve ihsan sahibi bir Yaratıcı’nın varlığını gösteren birer delil olduğuna inanacaktır. Ancak burada şunu da hatırlatmamız gerekir ki, bu nizam ve güzellik bir yaratıcının olduğunu anlamamız için yeterli olsa da, yaratıcının özelliklerini, ona nasıl ulaşacağımızı, bize verdiği bunca nimetler karşısında duygularımızı nasıl ifade edebileceğimizi anlayabilmek için tek başına yeterli değildir. Yüce Yaratıcıyı ve bizim ne şekilde kulluk yapacağımızı öğreten O’nun gönderdiği peygamberler ve vahiydir.

KAYNAKLAR

İbrahim, 14/10

  • İsra, 17/44.
  • Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 208; Muhâkemât, s. 105.
  • Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 33.
  • Bediüzzaman Said Nursî, Şualar, s. 88–124.
  • Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 13, 17, 48, 211; Âsâ-yı Mûsa, 179–180.
  • Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 631–634

  • Bu yazıya yorum yazın


    Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

    Bu yazıya gelen yorumlar.

    seyma, 2007-04-02 08:23:04

    çok beğendim ama delilleri biraz daha açmanızı rica ediyorum

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    yunus, 2007-02-21 00:35:56

    Allah cümlenizden razı olsun Çalışmalarınızın başarılar dilerim.

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    osman, 2007-02-17 04:04:32

    mükemmel bir anlatım teşekkürler

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    hatice, 2006-12-09 19:38:31

    çok güzel rabbim yardımcınız olsun

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    asli, 2006-12-11 10:37:37

    Allah razi olsun çok güzel olmuş...

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    zeynep, 2006-10-09 08:06:37

    çok güzel olmuş bu yazıda katkısı olan herkesden allah razı olsun

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    selman, 2006-09-05 10:38:15

    beğendim

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    tolga balcı ogl, 2006-08-14 06:05:59

    yaradan rabbim bu ğüzel calişmaları yapanlardan razı olsun inşallah.. yaradan rabbim her daim yar ve yardımcınız olsun inşallah..

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    Şeref SAKSI, 2006-05-12 10:59:21

    Allah Razı olsun siz ve sizingibilerden

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    hatice ebrar, 2006-12-21 17:45:00

    çok güzel olmuş allah razı olsun

    Bu yoruma katılıyor musunuz ?

    DİĞER YAZILAR

    Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

    İnsan, 27

    GÜNÜN HADİSİ

    Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.

    Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

    TARİHTE BU HAFTA

    *Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

    ANKET

    Sitemizle nasıl tanıştınız?

    Yükleniyor...

    SİTE HARİTASI